Hızlı giden su denize ulaşmaz
Özbekistan'da gerçekleşen Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi'ne Gözlemci Üye ve Özel Konuk olarak katılan Başkan Recep Tayyip Erdoğan Şanghay İşbirliği Örgütü liderleri ile çok samimi pozlar verdi... Dikkatli olmakta fayda var...
Şanghay İşbirliği Örgütü aslında dünyanın en güçlü bir örgüt olması gerekir iken, hala laflar ile ve samimi pozlar ile yetinmektedir. Şanghay İşbirliği Örgütü üye devletlerin elindeki imkanları Batılı devletlerin elinde olsaydı inanın çok farklı bir dünyada yaşıyor olacaktık... Şimdiki dünya sisteminin bin katı daha fazlasını bir düşünün... Belki de bizler şu anda ortaçağda olduğu gibi Batı’da köle olabilirdik. Belki değişen dünya konjonktürü ile birlikte bu örgüte üye devletler ciddi düşünüp kendi dünya görüşünü değiştir diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum...
Hindistan ve Pakistan arasındaki problem yıllarca sürmektedir... İran’ın nükleer sorunu her dönem gündeme getirilmektedir. Çin ayrı bir dert! Rusya zaten dünya düşmanı... Kırgızistan ve Tacikistan arasında da toprak ve sınır problemleri devam etmektedir... Kazakistan ve Rusya ilişkisi de çok karmaşık... Özbekistan’ı konuşmaya bile gerek yok! Müslümanlara eziyet veren, din düşmanı gibi gösterilmektedir... İslam Kerimov dönemi gerçekten öyle idi... Bu ülkelerin hepsi doğal madenler, altın, petrol, gaz ve temel gıda bakımından çok zengin ülkeler... Fakat, en fakir insanların, iş arayanların ve her üç vatandaştan birinin Batı’ya göç etmek için hayali ile yaşayan ülkelerdir. Örgütün Gözlemci Ülkeler olan Afganistan, Moğolistan ve Belarus’un durumları da ortadadır... Örgütte Türkiye'nin Diyalog Ortaklığı Statüsü söz konusudur...
Türkiye bu örgütün potansiyelini gayet iyi görmektedir... Dolayısıyla hem örgüt üyesi ülkelerle hem de örgüt ile iyi ilişkiler kurmaya ve kendini samimi göstermeye çalışmaktadır. Fakat, bu kadar hızlı yön değiştirmek Türkiye açısından iyi olmayabilir... Çünkü, bu ülkelerde hala rejim sorunları devam etmektedir... Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi devletlerin hepsinin Batı ile sorunları vardır. Zaten, yaşadığı tüm ekonomik ve jeopolitik sorunlarının arkasında Batı ülkelerinden birkaç tanesi vardır. Her konuda Batı’yı suçlamak da doğru olmaz. Bazı ciddi sorunlar ülkelerin rejimlerinden ve dünya bakışlarından da kaynaklanmaktadır. Fakat, şimdi dünya sistemi değişmeye gebe... Mutlaka değişiklikler olacak... Dolayısıyla, Türkiye çok dikkatli olmalıdır diye düşünüyorum... Rusya’nın Türkiye’ye gösterdiği samimiyetin arkasında mutlaka bir “nun” vardır, asla gerçeğini bilemezsiniz! Belki de samimi görüşmeler ve hediyeleşmeler bir netice verir ama; bu örgütün en büyük sorununun din sorunu olduğunu düşünüyorum.. Sünni ve Şii mezheplere bölünmüş İslam, Budizm ve Hristiyanlık... Tam da Batılı fesat karıştırıcı uzmanların istediği bir bölge... “Silbaştan” başlamadıktan sonra bu örgütün güçleneceğine inanmak çok zor. Bugün oluşan konjonktür gereği Türkiye’nin bölgedeki rolü malum. Ancak, yarın bu siyonistlerin anlaşmayacakları ne malum!? Rusya, Çin, İran ve Türkiye... Bir değil, iki değil tam tamına dört tane eski İmparatorluk devletleri ve hala kafalarında bunu yaşatan devletler... Bu örgütün Batılı örgütleri gibi güçlü bir hal almaları ciddi zamana ihtiyaç vardır. Fakat, Batı sadece televizyon kanallarından bu toplantıları seyretmekle kalmıyor. İkinci dünya savaşından sonra bir araya gelebilen Batı bu ülkeleri düşman göstererek ayakta durmaya çalışmaktadır. Rusya'nın, Ukrayna ile giriştiği mücadele sonrası Türkiye için bazı fırsatlar doğduğu malum ve Türkiye'nin bu fırsatları sonuna kadar zorlaması da anlaşılır ama; Rusya’nın ve Çin’in geleceğini kestirmek şu anda çok zor. Dolayısıyla, Batı’ya Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinden samimi pozlar göstermek için henüz erken olduğunu düşünüyorum... Çok hızlı giden su denize ulaşmaz, diye bir söz vardır... Dolayısıyla, sabırlı ve dikkatli olmakta fayda var...