• DOLAR 34.548
  • EURO 36.179
  • ALTIN 2994.088
  • ...

Gündem çok karışık... Hayat pahalılığı, ekonomi ön sırada... Siyaseti ise her ağzı olan konuşuyor... Mülteciler konusu da gündemi koruyor... Ukrayna savaşı, Suriye operasyonu da konuşuluyor... Milletin düşünceleri çok karışık...

Bu yazıyı Cuma günü yazıyorum... Sabah namazına camiye gittim... Rükûa gitmeden önce “tahrim” tekbirini getirirken kaldırdığımız gibi ellerini kaldıranlar daha çoktu... Camii İmamı Hanefi mezhebine göre namaz kıldırıyor ama; cemaat Şafii mezhebine göre kılıyordu... Sesli “amin” diyenler bizim camimizde daha fazla! Sonra Cuma’ya gittim cemaat caminin dışına taşmış maşallah! İmam Diyanetin hazırladığı haftalık hutbeyi okurken amcalarımız hareketsiz bir şekilde dikkatli dinliyorlar sevaba nail olmak için! Güzel bir hutbe hazırlamış Diyanet! Konusu - “İnsan”! Gençler ise telefonda mesajlaşırken hutbenin çabuk bitmesini istiyorlar, kafelerde bekleyenler var galiba! Hemen cumadan sonra gündeme dair toplanıp konuşacaklar...! Camiye gelen sesli ‘amin’ diyenler zaten çoğu hutbeyi anlamıyor... Anlamasa da olur çünkü, anlayanlardan da çoğu hutbede verilen tavsiyelere pek uymuyor...

Cuma’dan sonra genelde mahalledeki arkadaşlarımla beraber oturup çay içeriz ve değişik konuları konuşuruz... Gündemdeki her konuyu ele alırız... Tartıştığımız konular çok ciddi konular olduğu halde genelde “bence” diye konuşuruz... Örneğin, Mahallemizdeki berber kardeşimiz artan kiralar konusunda muzdarip. Cumhurbaşkanımız hemen o konuyu çözmeli diyor... Kendisine Cuma hutbesini dinledin mi, diye sordum... İmamdan haz almıyorum gelmedim, dedi... Tanıdığım ve devamlı alışveriş yaptığım bakkalcı ise yeni karpuzlar getirdim ağabeyim dedi... Bir kaç gün önce aldığım karpuzu beğenmemiştim... Dürümcümüz ise bugünlerde artan dolar konusunu açarak, ABD’ye ve genel olarak Batı’ya ağıza alınmayacak laflar söyledi... Herkes destekledi dürümcüyü! Çaylar tazelenirken konularımız da değişiyor... “Suriye’ye giriyoruz galiba” dedi eczacı kardeşimiz! Evet... İran ve Rusya ile anlaştık giriyoruz bence dedi diğer öğretmen arkadaşımız...

Asgari ücret konusu açıldı... Yani... bence çok az, hayat çok pahalandı, dedi taksicilik yapan arkadaşımız... Suriyeliler ve diğer muhacirleri suçladık bazı konularda... Berber günde birkaç muhaciri tıraş ettiği halde şikayetçi, taksici de muhacirlerden muzdarip, takside çöp bırakıyorlarmış... Camimizin tuvaletine bakan arkadaşımız da konuya dahil oldu, muhacirlerden şikayetçi... Abdest alıp yalın ayakla yere basarak camiye giriyorlarmış, İmam, onlara söyle, diye kızıyormuş arkadaşımıza... Ben yabancı dil bilmediğim için anlatamıyorum diyor...

Bir arkadaşımız var o da siyasetin içinde... Mevcut hükümeti yerden yere vuruyor... Bu arkadaşımız yirmi yıl içinde bazen mevcut iktidara oy vermiş bazen vermemiş... Tayyip kesin gidecek “bence” diyor... Bu hayat pahalılığını bitirecek, yoksa ben oy vermem, diyor... Tüm bu konulara tek fransız kalan benim... Savaştan anlıyorlar, ekonomiden de anlıyorlar, siyaseti zaten bunlar icat etmişler... Türkiye’nin yıllarca BM ve Batı ile çözemediği mülteci sorununu bizim mahalledeki arkadaşlar bir çay sohbetinde hemen çözüverdiler... Eğer, hükümet bu konuda yardım istiyorsa yardımcı oluruz!

Hayat gerçekten eskisi gibi değil, her şeye zam gelmiş... Bölgemizde savaşlar devam ediyor... Ülkenin Doğu-Güneydoğusu’ndaki mücadele de devam ediyor. Bir sürü ekonomik, siyasi, sosyal problemlerimiz var ama; hayat bu işte... Hayat devam ettiği müddetçe hep böyle çıkışlar ve inişler olacak... Anlamadığım tek şey, neden siyasetle uğraşanlar halkı tedirgin edecek, rahatı bozacak, kötümser açıklamalarıyla milletimizin zaten bozuk olan huzuru bozmaya çalışacak açıklamalar yapıyorlar? Birleştirici, umut verici ve rahatlatıcı çözümler konuşursak ne olur? İktidarı sonuna kadar eleştirin ama; gerçek dışı yorumları yaparak ve uydurarak milletin huzurunu bozmaya hakkınız yok! Eleştirilecek bir sürü yanlışları var iktidarın o yanlışları bir usul çerçevesinde eleştirelim...  Konuya biraz geniş çerçeveden bakmak zorundayız... Rahatlamak istiyorsak İstanbul’u verelim, Kıbrıs’ı verelim, Filistin’i verelim, Suriye, Irak’ı ve Libya’yı verelim ve rahat edelim...!