Fiyat için ürünleri kilitleyenlerin eli kilitlensin
Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak`ın dün yaptığı açıklamaya göre stokçular, fiyatı artsın diye 200 bin ton soğanı depolarda bekletiyorlarmış. Ardından tuvalet kağıdı gibi birçok üründe de aynı durumun tespit edildiği belirtildi.
Hatırlarsanız, Eylül ayında, İran`da yetkililerin bir açıklaması olmuştu. Stokçuların en az 5 yıldan 20 yıla kadar hapis cezalarıyla yargılanacağını ve dövizdeki yükselişi fırsat bilerek erzak veya temel ihtiyaç maddelerinin stoklanması halinde de bunun devlete darbe vurmak anlamına geleceğini, bu nedenle de yeryüzünde fesat çıkarmakla suçlanarak idama mahkûm edileceklerini söylemişlerdi.
Benzer bir açıklamanın aynı tarihlerde Türkiye`de de yapılması gerekirdi. Geç kalınmış değil.
Mesele nush veya tekdiri kaldıramayacak kadar nazik bir hal aldığına göre köteğin en okkalısı aşkedilmelidir.
Ürünleri depolara kilitleyenlerin ömürlerini tutuklamadığınız zaman, stokladıkları dün patates olur, balık olur, kağıt olur, yağ olur, bugün soğan olur, yarın başka bir şey, önünü alamazsınız.
Ve meselenin çok acı bir boyutu daha var. Düşünün, minarelerinden günde beş vakit ezan okunan, Cuma namazlarında camilerinin tıklım tıklım dolduğu Müslüman bir memlekettesiniz. Bunun için şükrederken bir de bakıyorsunuz, İsveç`de, Danimarka`da veya başka gayrimüslim bir ülkede bile eşine rastlanmayacak şekilde eline fırsat geçen ve -sözümona- Müslüman geçinen kimi tüccarlar ve üreticiler, sahtekarlığın da ötesine geçerek sırf fiyatı daha da yükselsin diye temel ihtiyaç maddelerini saklamaya teşebbüs ediyor.
Daha iki gün önce mübarek viladetlerini idrak ettiğimiz Resulullah(sav), Hadis-i Şeriflerinde: “Aldığı gıda maddelerini, pahalanınca satmak için, kırk gün saklayan, hepsini fakirlere parasız dağıtsa, günahını ödeyemez.”(Deylemi) buyurduğu halde,
"Pazara mal getiren rızıklandırılmış; ihtikar (stok ve karaborsa) yapan lânetlenmiştir." (İbn-i Mâce) buyurduğu halde,
“Bir kimse Müslümanların yiyeceğini depolar ve onları piyasaya sürmezse, Allah Teâlâ onu cüzzam hastalığı ve iflasla karşı karşıya getirir.” (İbn Mace, Darimi) buyurduğu halde,
“Karaborsacılığı ancak günahkar kimse yapar.”(Müsned) buyurduğu halde,
“Karaborsacı ne kötü kuldur! Fiyatların düştüğünü öğrenince üzülür, yükseldiğini duyarsa sevinir.” (Tecrîd-i Sarîh) buyurduğu halde,
Ve ayet-i kerimelerde defaatle; “Ölçüyü ve tartıyı adâletle tam yapın. İnsanların eşyâlarını (mallarını ve haklarını) eksiltmeyin.” (En`am 152, A`raf 85, Hud 85, İsra 35, Şuara 182, Mutaffifin 1-4) buyrulduğu halde,
İçinde yaşadığı topluma bu kötülüğü reva görenler, öyle basit ticari hükümlerle filan değil, kesinlikle vatana ihanet maddesiyle yargılanmalıdırlar.
En azından isimleri liste liste ilan edilmeli, tüm ticari imkanları ellerinden alınmalıdır.
Abarttığımı düşünebilirsiniz ama inanın, Hz. Adem`in, Hz.Yakub`un evladı bile olsa nefsine uyduğu zaman, bu insan denilen canlının kardeşine yapmayacağı kötülük yoktur.
Dün Kerbela`da, Fırat`ın kenarında durup, Peygamber(sav) torunlarına, bir damla su vermeyen kimselerle, bilmem kaç asır sonra, ellerindeki ürünü ve gıdayı silah olarak kullananlar birbirilerine çok benzemektedirler.
Öte yandan her toplumda illa ki, dolandırıcılar, hırsızlar, katiller vs. çıkar. Şahıs, kendisine karşı işlenen suçu affedebilir ancak topluma karşı işlenen suçu hiç kimsenin affetme lüksü yoktur.
Dolayısıyla başka hususlarda çok yara almış olan adalet, bari herkesi ilgilendiren bu stokçuluk mevzusunda vicdanlara biraz su serpmelidir.
Bunu da yapmak zor olmasa gerek.