• DOLAR 32.602
  • EURO 34.811
  • ALTIN 2493.749
  • ...

Eve gelen misafirlerle ilgili yaşadığı sıkıntıyı dile getiren beyefendi okuyucumuz şöyle diyor:

“Geçenlerde, ‘erkeğin eve fazla misafir getirmesi boşanma sebebi` diye bir haber görmüştüm. Bizde de bu konuda ciddi problemler var. Eşimin bir sürü komşu kadınla arkadaşlığı var. Gündüz ben işteyim ama ev dolu. Hanım her gün kadınları ağırlıyor. Ben de onlara sürekli pasta börek malzemesi, çerez, meyve vs. taşıyorum. Bir de “sen şu tatlıyı çok güzel yapıyorsun” diye övüyorlarmış. Hani gelsinler, Allah için bundan zerre kadar şikayetçi değilim. Zaten ben izin vermesem gelemezler.

Ancak ben iki arkadaşımı eve davet etsem kıyamet kopuyor. Altı ay önce gelenler bile dün gelmiş gibi, ‘her gün misafir getiriyorsun` tartışmasına konu oluyorlar. Sırf evde yine tatsızlık olmasın diye en sevdiğim dostlarımı bile kendi evime çağıramıyorum. Bu yüzden beni evlerine çağırdıklarında da çok mahcup oluyorum. Meseleyi çok büyütmenin doğru olmadığını da biliyorum. Nasıl bir yol izlemeliyim?”

Burada sorun, sanki misafir ağırlamanın ehemmiyetini bilmemekle ilgili değil, eşler arasındaki iletişim kusuruyla ilgili.

Çoğu kimse, sürekli görüştüğü çevresi karşısında rahattır ve onların kendisini ayıplayacağını düşünmez. Bu çember biraz genişlediğinde ise temkin, tedbir, hata yapma kaygısı, beğenilmeme endişesi gibi birçok zırh devreye girer. Haliyle noksanlık, kusur, başarısızlık gibi olumsuz etiketlere karşı geliştirilen refleks davranışlar, maalesef şeytanın vesvesesi ile evham, kuruntu, şüphe, kapris, inat ve isyana dönüşebilir.

Burada hatırlatma, inandırma, yüreklendirme ve kolaylaştırma gibi anahtar yardımcı fiiller çok işe yarar. Tıpkı ona, “sen şu tatlıyı güzel yapıyorsun” diyenlerin yaptığı gibi. Hatta bundan çok daha fazlası: “Herkes senin yaptığın kahveyi övüyor, dua ediyor, seninle iftihar ediyorum” gibi. Bunların söyleneceği vakit için de tabi ki dikkat şart.

Misafir kabul etmeyi, misafir kabul edilmekle birlikte düşünmek gerekir. Gidilen ev sahibini davet ettiğinizde elbette ki eşiniz bunu bir mukabele olarak görecektir. Şayet buna da olumsuz bakarsa, mesele o zaman ciddi bir tahlili gerektirir.

 Misafirin kim olduğu, ne zaman geldiği ve ne kadar kalacağı, geliş veya çağrılış sebebi, ortamın, ikram edilecek şeylerin durumu gibi etkenlerin de bu denklemde bilinmesi önemlidir.

Misafirperverlik hem imanla hem de asaletle ilgilidir. Bazıları vardır ki, soyundan gelen bir alicenaplıkla cömertçe ikram eder. Bazıları da iman ve salih amellerdeki ihmalinin kurbanı, nefsinin esiri olur. Bu konuda da irfanın, bilincin, idrakin ve güzel niyetin yenilenmesi, alınan nefeslerin tekrarı kadar mühimdir.

Misafirin duasının nasıl kabul edildiğine dair dünyevi ve uhrevi misaller bulmak ve bunları zikretmek de şükürdür. Allah Subhanehu ve Teâla ise mutlaka şükredenlere artırır.

 Dua bekleriz.