• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Ekonomi, İdlip, Yerel Seçim Hazırlıkları derken memleketin temel gündemi şu sıralar MHP`nin af teklifi.

Şunlar şunlar yararlanamaz diye uzunca sıralandıktan sonra sadece radyodaki istek parçaları gibi “çok sevdiğim dayıma, amcama gelsin” türünden birkaç sınıfa mahsus özel bir çalışma meclise sunuldu.

Peki hangi ülkeden söz ediyoruz? Mesela müebbet ceza verilen 28 Şubat darbecilerinin tutuklanmalarına gerek görülmeyip paşalar gibi serbest kaldığı eşsiz adalet uygulamalarıyla göz dolduran bir ülkeden.

İyi de asıl amaç bir iki mafya suçlusunun çıkması ise, bunun için bu kadar yazıp konuşmanın, memleketi ve meclisi meşgul etmenin gereği var mı?

Vatana ihanet ve casusluktan 25 yıllık cezası onaylanan vekil nasıl tahliye edildiyse aynı yolla istenilen kişi çıkarılır. Olmadı, papaz gibi ev hapsine alınır.

Sonuçta çarelerin tükenmediği demokrasi için çook bedel ödemiş(!) bir devlet-i şahanemiz var.

Herhalde o sebepten böyle çözümler lutfeden demokrasiye karşı suç işleyenler kesinlikle af kapsamı dışında bırakılıyor.

Deniyor ki MHP`nin af teklifinden 50 bin küsur uyuşturucu suçlusu da faydalanacak. Ki bunların çoğu bu maddeleri satmak suçundan içerdeler.

Bunların dışarıya çıkması demek, madde bağımlılığı ile mücadelenin heba edilmesi demek. Ya da zaten bir türlü kontrol altına alınamayan yangına körükle gitmek demek.

Peki bu yasa kabul edilecek mi? Seçimlerdeki ittifaklar da göz önüne alınırsa tabi ki evet. Ancak ismi af değil şu şu suçlarda şu kadar yatana ceza indirimi denecek o kadar.

Böylece içerde bilenmiş, bilumum gaspçılar, hırsızlar, dolandırıcılar, haraç organizatörleri, zehir tacirleri işlerinin başına dönmüş olacak.

Kimler bayram edecek? Tahsil için eleman arayan tefeciler. İçerdeki satış düzenekleri için kalifiye pazarlamacı arayan uyuşturucu baronları. Ve bu affı iple çeken hırsızlık şebekeleri..

Yunan mitolojisinde daha çok tanrıların yeryüzünde görmek istemedikleri bazı ölümsüz yakınlarını kapattıkları ve yerin yedi kat dibinde yer alan Tartaros diye bir zindandan söz edilir. Tartaros, Hadesin Ülkesi yani mezarlıktan bile daha aşağıda idi, ikisi arasındaki tek fark ilkinin sakinlerinin orada kalma sürelerini tamamlayınca ikincisine gönderilmeleri idi.

O zaman da, muhtemelen hangi devletlü zat aftan bahsetse hemen ‘devlete karşı işlenen suç için aslaaaa` diyerek başlıyor ve gökkubeden en aşağı nokta olan Tartaros mahkumları için yapılacak bir şey olmadığını, pörtü böceklere, sivrisineklere ve zararlı bakterilere tanınan özgürlük ve müsamahanın -aralarında bir ayrım yapmaksızın- onlara yasak olduğunu anlatıyorlardı.

Keşke itiraz edenler, bu ülkede yaşananların Yunan masallarıyla hiçbir alakasının olmadığını söylediklerinde yüzlerine yansıyan tebessümün kaynağı dürüstlük olsaydı.

O halde yapılacak şey, zor geçecek yedi kurak yıl için kralın inekli ve başaklı rüyalar görmesini beklemek değil, bunun çok önceden görülüp tabir edildiğini haykırmak.

Yoksa “Adalet Mülkün Temelidir” sözünün altına açıklamasını yani öncekilerin helak olma nedenini; “yargılarken seçkine ayrı, zayıfa ayrı muamelede bulunmaları” (Buhari 3241; Müslim 3203) şeklinde açıklayan Peygamber(sav) buyruğunu da yazsak, mitolojik düşünen Müslümanların bakışının değişeceği yok.

O yüzden bırakın Tartaros`u filan, Allah için yüklenilmesi gereken çok vazife var. Gençlerin gömlekleri önden yırtılmasın diye, uyuşturucunun pençesine düşmesinler diye onlara muhabbetle iman aşkı kazandırmak gibi.

Kur`an dersi vermek gibi..