Türkiye İsrail ilişkileri ve yaşanan rezalet
Türkiye İsrail ilişkisi Mavi Marmara olayı ile kopma noktasına gelmişti. Bu olay; Türkiye ve Dünya Müslümanları için bir dönüm noktası olmuştu. Elbette bu olay her şeyden bağımsız, kendiliğinden gelişen bir hadise değildi. Yaklaşık bir yıl öncesi Davos`ta “One Minute” olayı, onu takip eden diplomatik kriz ve akabinde Mavi Marmara katliamı.
Bilindiği gibi İsrail, 31 Mayıs 2010'da mazlum Gazze halkına insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda baskın düzenlemiş, saldırıda 10 Müslümanı hunharca şehit etmişti. Bu katliama karşı Türkiye yekvücut olup Terör Devleti İsrail`e karşı protestolar ve mitingler yapmıştı. Halkın bu haklı tepkisine dönemin Başbakan`ı Sayın Erdoğan ve Hükümet, en üst perdeden destek vermiş, İsrail`i en ağır bir şekilde kınamış ve yaptırımlar uygulamak için somut adımlar atmıştı.
Hukuki olarak da Türkiye, İsrail`li yetkililer hakkında ceza davası açmış, Davaya bakan İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi 26 Mayıs 2014`te, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı, Deniz Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı ve İstihbarat Başkanı için kırmızı bülten çıkarılmasına karar vermişti. Bu somut adımlar İsrail`i uluslararası arenada zor duruma koymuş ve problemin çözümü için farklı yollar aramaya sevk etmiştir.
Türkiye`nin Siyonist İsrail`e karşı bu vakur duruşu, başta Gazze halkı olmak üzere tüm âlem-i İslam`da takdirle karşılanmış ve birçok İslam Ülkesindeki halklar, Türkiye için “ağabey” terimi kullanmaya başlamıştı. Ayrıca Mavi Marmara davasını sahiplenen Sayın Erdoğan her platformda, Türkiye İsrail ilişkilerinin düzelmesi için İsrail`in “özür dilemesi, tazminat ödemesi ve Gazze`ye ambargonun kaldırılması” şartlarını sürekli dile getirmiştir.
Ancak Siyonist İsrail devletinin Gazze ambargosunu kaldırmak yerine sürekli Gazze`ye hava saldırısı yapmaya devam ettiği, özür dileme meselesi kamuoyunda şeffaflık kazanmadığı ve tazminatın ödenmediği bir süreçte, Türkiye`nin İsrail ile normalleşme sürecine girmesi Müslümanların kalbinde derin bir yara açmıştı. (Söz konusu üç maddeden sadece tazminat ödeme maddesi üç gün önce kısmen yerine getirildi. İsrail, “tazminat” olarak ödemesi gereken 20 milyon doları “bağış” olarak TC Maliye Bakanlığı hesabına yatırdı.)
Türkiye-İsrail ilişkilerinin büyükelçi seviyesine yükseldiği günden beri Türkiye`de ciddi anlamda rahatsızlık duyan herkes eleştiri ve endişelerini sessizce dile getiriyorlar. Son olarak Nekbe gününde Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı`nın İsrail büyükelçiliğinin resepsiyonuna katılması ve Sayın Başbakan`ın Netenyahu`ya mesajı bardağı taşırmıştır.
Filistinlilerin Nekbe (Büyük Felaket) olarak tanımladığı İsrail`in işgal gününde protestolar yaparken, İsrail Devleti de kuruluş yıldönümü olarak kutluyor. Geçen Çarşamba günü, Siyonist İsrail`in Ankara Büyükelçisi Eltan Naeh`in davetlisi olarak, sözde İsrail`in 69`uncu kuruluş yıldönümü resepsiyona katılan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı`nın samimi pozları ve “İsrail`in milli gününü tebrik eder… Temennimiz Türkiye-İsrail ilişkilerinin, Ortadoğu`da barış ve istikrarın sağlanması yönündeki çabalara da katkı sağlamasıdır. Bu vesileyle, İsrail halkına esenlikler dilerim” şeklindeki Başbakan`ın masajını okuması tam bir rezalettir.