Kürd meselesine adil çözüm için HÜDA PAR demeliyiz
Malumunuz sürpriz bir gelişme olmazsa 14 Mayıs 2023 Pazar günü hem Cumhurbaşkanı seçimi hem de Milletvekili Genel seçimi olacak.
Cumhur ittifakına yeni partilerin katılıp katılmayacağı, Millet ittifakının aday belirsizliği, iç ve dış gündemdeki hızlı değişen gelişmeler, ekonomik dar boğazlık... derken çok yoğun bir gündemle karşı karşıyayız.
Türkiye'nin hem iç hem de dış gündemini belirlemede başat faktörlerden biri olan Kürd meselesi ile ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Ortadoğu'yu cetvelle çizerek onlarca devletçikler oluşturan global emperyalizm, Kürd halkını dört parçaya böldüler.
Tarihleri boyunca ümmete hadimlik eden bu halk kardeşleri tarafından ötekileştirildi, inkâr ve asimilasyon politikalarına tabi tutuldu. Bu durumu fırsat bilen ve pusuda bekleyen emperyalist batı, sanki Kürdlerin dostlarıymış gibi şeytanca kucak açtı ve kardeşleri tarafından ötekileştirilen bu halka sözde sahip çıktı.
“Denize düşen yılana sarılır” misali birçok kürdi yapılanmalar, başta Büyük şeytan ABD ve onun ikizleri AB devletlerini bir dost ve hami olarak görmeye başladılar. Böylece, onları inkâr ve asimile etmeye çalışan kardeşleri ile doğal olarak düşman oluverdiler.
Bu düşmanlığın baş müsebbibi elbette Emperyalist devletlerdir. Ancak Kürdlerin yaşadığı bu devletlerin basiretsiz yöneticileri de en az onlar kadar suçlu ve bu düşmanlıkta pay sahibidirler.
Bir asırdır kronikleşen bu mesele artık çözülmeli ve emperyalist devletlerin ajandasından çıkarılmalıdır. Bu konu ile ilgili parti, STK ve kanaat önderleri elini taşın altına koymalı, kimin üzerine ne düşüyorsa herkes sorumluluğunu yerine getirmelidir.
Unutulmamalıdır! Kürd meselesi ümmetin ortak meselesidir. Ümmet, ortak akıl ile bu meseleye bir çözüm bulmazsa küresel emperyalizm bu konuyu kaşımaya devam edecek ve Kürdler üzerinden tahayyül ettikleri şeytani emellerine ulaşacaklardır.
Bu meselenin çözümü için hem siyasi iktidar hem de gerçek manada Kürdleri temsil edebilecek yapılar sorumluluk almalı ve cesurca somut adımlar atmalıdırlar.
Türkiye'de bu mesele adilce çözüldüğü takdirde Kürdlerin yaşadığı diğer ülkelerde de bu mesele çözülür veya çözümü kolaylaşır. Ancak görünen o ki hem devletin içinde kimi yapılar hem de Kürd halkının temsilcisi olduklarını iddia eden kimi çevreler bu meselenin çözümünü istemiyorlar.
Ne demek istiyorsun? Kimleri kastediyorsun? Suallerinizi duyar gibiyim.
Hemen cevaplayalım. “Devletin içinde kimi yapılar”dan kastım; Ulusalcı, milliyetçi ve Kemalistlerdir. Diğerleri ise her fırsatta sözde Kürd halkının temsilcisi olduklarını deklare edip ancak ipleri Küresel Emperyalistlerin elinde olan, emperyalistlerin düdüğüne göre “rahat hazır ol”a geçen seküler sözde Kürd hareketleridir.
Evet, 14 Mayıs'ta yapılacak seçim, Kürd meselesinin kalıcı çözümü için büyük bir fırsattır. Gerek Kürd seçmenler gerekse bu meselenin kalıcı olarak çözüme kavuşmasını isteyen tüm çevreler bu seçimi iyi değerlendirmelidir.
Peki, nasıl?
Bildiğiniz gibi kurulduğu günden beri, Kürd meselesinin çözümü için büyük çaba harcayan HÜDA PAR, çözüm olarak; "Ulus devlet paradigmasının terki, Kürdlerin asli kurucu halk olarak kimliklerinin anayasal olarak tanınması, anadilde eğitim hakkının verilmesi ve Kürdçenin de resmi dil olabilmenin yolunun açılması.." konularda çok ciddi çalışması vardır.
On yıllardır Kürdlerin temsilcisi olarak kendilerini tanıtan çevrelerin ideolojik olarak durdukları nokta ortadadır. Bu kronikleşen mesele ile ilgili ellerinde büyük fırsat olmasına rağmen geri teptikleri de malumunuzdur.
Bunun için deneneni denemek çok daha acı sonuçlar doğurabileceği için şimdi HÜDA PAR demenin zamanıdır. Çünkü HÜDA PAR kurulduğu günden beri Kürd meselesine adil çözüm için, değil sadece elini bedenini bile taşın altına koymaya namzet olduğunu her fırsatta kamuoyuna deklere etmiştir.
HÜDA PAR ister Cumhur ittifakına katılsın isterse tek başına seçime girsin fark etmez, bu kez HÜDA PAR demeliyiz ki, eli güçlensin ve Kürd meselesine adil bir çözüm gelsin.