• DOLAR 32.418
  • EURO 34.662
  • ALTIN 2386.757
  • ...

12 Eylül 2022'de başlayan 2022-2023 Eğitim Öğretim yılının birinci dönemi dün sona erdi. İlk ve ortaöğretim kurumlarındaki yaklaşık 19 milyon öğrenci, eğitim öğretim yılının yarıyıl tatilini yapmak üzere dün karnelerini aldılar.

Peki, Türkiye'de eğitim sistemi nasıl işliyor?

Eğitim önemli bir değişim aracıdır.

Verilen eğitime göre nesiller yetişir ve toplumlar şekil alır.

Eğitim sistemi fabrika sistemi gibidir. Öğrenciler ham madde, eğitim yuvaları fabrika, eğitimciler fabrikadaki makinalar ve mezun olanlar ise ürünlerdir.

Türkiye’nin yönünü batıya çeviren zihniyet öteden beri bu fabrikayı kontrol altında tutmuştur.

Öyle bir eğitim sistemi kurmuşlar ki; Bu fabrikadan çıkan ürünlerin ezici çoğunluğu inanç, tarih ve medeniyetinden bihaber yetişiyor.

Bu eğitim sistemiyle yapılmak istenen; toplumu fikren sisteme uyumlu hale getirmek ve fikren sisteme uyumlu olan bireylerle sistemi daha da güçlendirmektir.

Bunun için yaklaşık yüz yıldır Türkiye eğitim fabrikasından çıkan defolu ürünler; inancına, tarihine ve kültürüne düşman olmuş; medeniyetin merkezi iken, mimsiz medeniyet sahibi batıyı örnek alarak onların diliyle konuşur hale gelmiştir.

Durum böyle olunca da ne âlim, ne mütefekkir ne bilim insanı ne de topluma yön verebilen aydınlar yetişiyor.

Artık duyarlı herkes anladı ki bu iş böyle yürümez. Bunun için Ak Parti hükümetleri muhtelif zamanlarda muhtelif adımlar atma sözü verdiler ve kronikleşen bu sorunu gündemlerine aldılar. Fakat söylenenler sadece sözde kaldığı için sonuç değişmedi.

En son dört yıl önce siyasi iktidar “2023 Eğitim Vizyonu Belgesi” hazırladı. Bu belgede, “Eğitim ve öğretimin hem bedene hem de ruha hitap edecek şekilde, çift kanatlı olacak...” diye açıkladı. Üzerinde uzun uzun tartışmalar ve yorumlar yapıldı...

Yıl 2023! Yarıyıl tatil karneleri alındı fakat çift kanatlı eğitim sisteminden bahs eden yok.

Sadece bu değil, ara ara Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu, eğitimle ilgili taslaklar hazırlar ancak onlar da sadece teoride kalıyor.

Evet, teoride bu gelişmeler olurken pratikte Türkiye eğitim fabrikası; batının materyalist anlayışını ve Kemalist ideolojinin fikriyatıyla çepeçevre kuşanmış ürünler vermeye devam ediyor.

İmam Hatiplerdeki kısmi iyileştirmeler veya Kuran-ı Kerim, siyer ve Temel Dini Bilgiler gibi seçmeli dersler elbette takdir edilir. Ancak kesinlikle geleceğimiz olan neslimizin yetişmesi için sadra şifa olamaz.

“Ata’yı anma” diye yapılan secde ayinleri malumunuzdur.

Okul kitaplarında “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” gibi edepsizce rezaletleri “farklılığa saygılı” kılıfıyla meşrulaştırma durumunu bilmeyenimiz yoktur.

İskilipli Atıf hoca ve Şeyh Said Efendi gibi toplumumuzun önder ve öncüleri “Vatan haini” gibi yalanlarla hala ders kitaplarında işleniliyor.

Hâsılı, siyasi iktidar teoride birçok çözümden söz ediyor fakat pratikte köklü bir karşılığını göremiyoruz.

“Asım’ın Nesli” diye ahlaklı, erdemli, bilgili bir nesilden bahsediliyor ancak eğitim fabrikasının ürünleri zıt bir karakterle yetişiyor.

Bunun için teoride değil artık pratikte köklü bir değişikliğe giderek somut adımlar atılmalıdır.

Sağlam bir irade, iyi bir program ve cesur bir kadroyla bu mümkün olabilir.