Mustazaf Der'e yapılan kumpas çöktü-4
Bir taraftan PKK, Mustazaf Der ve çevresindeki Müslümanlara saldırı ve katliamlarını yaparken diğer taraftan devlet içindeki karanlık eller Mustazaf Der ve üyelerine şantaj ve kumpaslar tertipliyordu.
Bu karanlık eller yalan ve iftiralarla ithamlarda bulunuyor, bu yalanlar çarşaf çarşaf manşetlere taşınıyor ve bu yalan manşetleri gerekçe göstererek kolluk göçleri operasyon üstüne operasyon yapıyorlardı.
Öyleki iki yıl gibi kısa bir sürede Mustazaf Der ve ona yakın STK'lara yönelik yapılan operasyonlarda 431 kişi yargılanıp çeşitli cezalara çarptırıldı. Bu kişilerin hepsi de dernek yöneticileri ve sahada aktif çalışan dernek üyeleriydi.
Suçları ise; yasal olan derneğe üye olmak, Kültür Bakanlığının onayıyla yayınlanan dergilere abone olmak gibi komik gerekçeler.
Mustazaf Der yöneticisi olduğumdan dolayı yargılandığım Konya dosyasında 53 kişi vardık. Hem TEM'deki gözaltı sürecinde hem yerel mahkemede hem de Adana 6. Ağır Ceza mahkemesinde bize sordukları temel sorular; "Mustazaf Der'e üye misin?", "Dernek faaliyetlerine katılıyor musun?", "İnzar Dergisine abone misin?" gibi gülünç sorular.
Sorulan bu sorulara, gururla "evet" dediğimiz için altı buçuk yıl ceza aldık ve on yılı aşkın bir süre mağdur edildik. (FETÖ davaları ve özellikle 15 Temmuz'dan sonra Yargıtay bu kararı bozdu ve beraat ettik.)
Evet, karanlık mahfillerde "Mustazaf Der'in kapatılması ve bu camianın faaliyetlerinin durdurulması" kararı verilmişti. Artık bir şekilde işi kitabına uydurup verilen kararlar icra edilmesi gerekiyordu.
Önce Mustazaf Der'in çalışmalarını tamamen durdurmak, provokatif girişimlerle illegal bir yapı olarak gösterip çalışmalarına son vermek istediler. Bu sinsi provokasyonlara karşı feraset ve hikmetle adım atan Mustazaf Der yöneticileri planlarını bozdu ve bu şekilde emellerine ulaşamadılar.
Çalışmalarını tamamen durduramayacaklarını anlayan şer odakları bu kez çalışmaların sadece Güneydoğu'da sınırlı kalmasını ve batı illerine yayılmaması için olağan üstü çaba sarf ettiler.
Bunun için batı illerinde, "Mustazaf Der Kürtçü bir oluşumdur" ya da "terör örgütleriyle bağlantılıdır" algısını yaydılar. Bırakın normal vatandaşı, batı illerindeki islami STK ve cemiyetlerin ezici bir çoğunluğu kolluk göçleri ya da istihbarat mensublarının söylediklerini nas kabul ettikleri için Mustaztaf Der çevresine hep ön yargıyla baktılar.
Bunun yanında Mustazaf Der olarak ziyaret edip kardeşlik hukuku gereği istişarelerde bulunduğumuz; STK yetkilileri, medrese seydaları, kanaat önderleri, hocalar ve yazarları tek tek uyarıp korkutuyorlardı. Onlara; "Mustazaf Der yöneticileriyle görüşmeyin, zaten sizin kendinize göre bir çalışmanız var, bunların yüzünden sizin çalışmalarınıza bir zarar gelmesin..." gibi sinsice yorumlar yapan devlet içindeki karanlık yapılar Mustazaf Der için çalışma alanını iyice daraltmak istiyordu.
Bireysel istisnalar dışında maalesef bu islami çevrelerde çekinip bizimle aynı fotoğraf karesinde bulunmamaya gayret ettiler. Tabanları tarafından; "Hocam! neden Mustazaf Der çevresiyle bir araya gelmiyorsunuz?" sorularına karşılık "korkuyoruz, çekiniyoruz..." diyemiyorlardı. Bunun yerine; "Onlar İrancıdır", "Sizin bilmediğiniz meseleler var", "zamanında müslümanlara zulüm ettiler" gibi bahaneleri ileriye sürüp, kendileri bile inanmadıkları gerekçeleri sıralıyorlardı...
Bütün bunlara rağmen Mustazaf Der olarak sabr ettik, Allah (c.c)'tan yardım diledik ve diyaloğlarımızı devam ettirdik.
Devam edecek...