Susa...
Tarih: 26 Haziran 1992.
Yer; Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Susa (Yolaç) Köyü.
Yatsı namazından sonra camiye baskın yapan Marksist PKK mensupları 10 Müslümanı hunharca şehid ettiler.
Şehadet şerbetini içen bu mazlumların tek suçu muvahhid kişilikleri, inançları gereği yaşamaları ve haksızlığa karşı boyun eğmemeleriydi.
Kendinden başka hiç bir yapıya tahammül etmeyen Marksist Leninist örgüt, o yıllarda adeta Müslüman halka kan kusturuyordu. Sakal bırakan, cami müdavimi olan veya İslami kıyafetleri giyen herkesi potansiyel suçlu olarak görüyorlardı.
Kısacası İslami endişesi olan herkes hedefteydi. Bu durumda olanları ya tehdit ederek susturuyordu ya da “ajan” diye iftira atarak katlediyordu. Tıpkı Kemalist zihniyetin Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra yaptığı gibi.
Evet, Susa Köyü’nün aziz şehitleri bunun en iyi örneğiydi.
Karanlığın askerleri, yatsı namazından sonra Susa Köyü camisini bastılar. Cami yarenlerini tek tek dışarı çıkarıp ellerini bağladılar. Önce propaganda, hakaret ve küfürler ve sonrasında ölüm kusan namlulardan çıkan kurşunlar...
Nazenin 15 beden üst üste yığılıverdi...
Kanlar içinde tekbir getiren nur yüzlü simalardan kimi ebediyen ölmemek üzere oracıkta şehid olup züntikam olan Rabb-i Zülcelal katına yükseldi. Kimi de yaralı haliyle şehadet anını bekledi.
Yaralıları hastaneye götürecek kimse yoktu. Zira ihanet damgalılar ve karanlığın askerlerinden korkanlar, mazlum yaralıları hastaneye bile götürmediler. Şehid Meki, yaralı haliyle yaralıları hastaneye götürmeye çalıştı. O’da yarı yolda şehadet şerbetini içerek şehidler kervanına katıldı.
...
Susa izzettir.
Susa şereftir.
Susa destandır.
Susa; Allah davası uğrunda nasıl kurban olunurun diğer adıdır.
Susa; imanın yeniden güce, kuvvete ve zulme galebe çaldığı mekandır.
İnanıyoruz ki eğer yeniden vahiy inseydi, Susa şehitlerinin mazlumiyetleri ve izzetli duruşları vahyin kıssalarına konu olabilirdi.
Tıpkı Ashab-ı Uhdud ve Ashab-ül Karye gibi...
Şehadetin ebedi bir kazanç olduğuna iman edenler, çölde susuz kalanın su aradığı gibi şehadeti aramışlar. Kimi cihat meydanlarında kimi de mücadelenin başka alanlarında aşık oldukları şehadete kavuşmuşlar.
Susa Şehidleri de şehadete vurgun birer aşıktılar. Çünkü Salim ağabeylerinin şehadetinden sonra her biri şehid olmak için diğer kardeşlerinden dua talep ediyorlardı.
Rabbim birçoğunun duasını kabul etti ve onları kendi katında rızıklandırmak için yanına çağırdı.
...
Evet, Susa’daki cami yarenleri Marksist örgütün tehditlerine boyun eğmeyerek İslam’ın izzetini muhafaza ettiler. Hayatlarını ölümlerin en şereflisi olan şehadetle taçlandırdılar.
Dün bu vahşi katliamın 28. Sene-i devriyesiydi.
Bu vesileyle aziz Susa Şehidleri başta olmak üzere bütün İslam şehidlerini izzet ve minnetle yâd ediyoruz.