Türkiye ve ABD müttefik değildir
Bazen kavramlar kâğıt üzerinde kalır. Reelde kavramın karşılığı yoktur. Kavramı yaşatan ana neden sorgulayamamak veya ezberci yaklaşımdır.
Misal…
ABD ve Türkiye müttefik mi? Diye sorarsak sanırım herkes “evet” yanıtını verir.
Önce ittifakın tanımından başlayalım.
İttifak, uluslararası ilişkilerde, türlü devlet veya güçlerin ortak eylemde bulunmak için oluşturduğu birliğe verilen isimdir. Peki, Türkiye-ABD ittifakı bugünün dünyasında kime, niçin ve neye karşı?
İki ülkenin ortak düşmanı kim?
1950 yılında Kore`ye savaşa gitme karşılığında başlayan bu ittifakın o dönemde SSCB karşıtlığı gibi bir zemini vardı. Sovyet Rusya`nın yayılmacı politikasına karşı Türkiye, Menderes döneminde Batı ve ABD ile dostane(!) ilişkiler kurdu. Bu dostane ilişkiler geçen zaman içerisinde kutsal ittifak oluverdi!
Peki, Sovyet yayılmacı tehdidi yaklaşık 25 yıldır bittiğine göre Türkiye ile ABD neden hâlâ müttefik? “Şu an hâlihazırda süren ittifakın dayandığı bir zemin var mıdır?” diye sorarsak sağlıklı bir cevap bulunabileceği konusunda şüpheliyim.
Türkiye ve ABD kime karşı müttefik?
Rusya`ya karşı mı? Hayır. İran`a karşı mı? Hayır. Peki, kime karşı bu ittifak?
Son 30 yılda PKK ile uzun süreli bir mücadele sürdüren Türkiye hiçbir zaman yanında müttefikini görebildi mi? Hayır. Hatta tam tersi, müttefikine saldıran örgüte yönelik yardımları kamuoyunda çok konuşuldu mu? Evet.
15 Temmuz darbesi sonrasında Türkiye`nin 60 yıllık dostu! ABD`nin olumlu tek bir açıklaması oldu mu? Hayır. Bırakın destek olmayı Dostumuz(!) ABD darbe girişiminde bulunan FETO yapılanmasının liderini hâlâ Pensilvanya`da ağırlıyor mu?
Gelelim dış politikaya…
2003 yılında Türkiye ABD`nin Irak`a saldırdığı dönemde kendi topraklarından müttefikinin geçmesine izin verdi mi? Hayır, meclis direndi ve izin vermedi.
Türkiye, Suriye meselesinde müttefikini ikna edebildi mi? Hayır. Hatta güvenli bölge meselesinde bile sorun çıkardı.
Türkiye ile ABD arasında 60 yıllık ittifakın gelip dayandığı belki de tek nokta DEAŞ ile sınırlı. DEAŞ ile mücadele meselesinde bile taraflar birbirinden emin değil.
Denilebilir ki bu ittifak sağcı siyasetçilerin ülkeyi yönetmesinin sonucu. Zira bu karşılıksız aşk Menderes`le başladı, Özal`la zirveye çıktı, Erdoğan döneminde de hâlâ sürüyor.
Evet, bu eleştiri doğrudur ama sağcı siyasetçileri bu duruma sürükleyen sistemin kendisi değil miydi? Menderes`i asan sistem Süleyman Demirel`e sırtını ABD`ye ver demek istiyordu. Hoş! Demirel zaten dünden razıydı ya…
Erbakan`ı deviren sistem Erdoğan`a “arkanda ABD olmazsa seni yutarım” mesajı vermedi mi?
Katılırız ya da katılmayız ama sistem, sağ/dindar yöneticileri Amerika`ya yanaşmaya zorladı.
Ama ne zaman ki bağımsız ve ülkenin yararına bir politika güdülmeye çalışıldı. Müttefik ABD, bazen asker eli ile bazen iş dünyası eli ile bazen medya eli ile bazen de üçünün koalisyonu ile (örneğin 28 Şubat Süreci) siyasileri zapt-u rapt altına aldı. İtaat altına alınamayanlar ya idam edildi ya da istifa etmek zorunda bırakıldı.
Hülasa Türkiye ile ABD asla müttefik olmamıştır. Zira ittifak denkler arasındadır ve ortak bir düşmana karşıdır. Oysa ABD sadece Türkiye`nin jeopolitik ve jeostratejik konumundan faydalanmış ve kendi cephesinde “kurşun asker” muamelesinde bulunmuştur.
Müttefik olmadığımız halde müttefikmişiz davranma rolüne artık son verilmesi gerekir. Türkiye halkı ABD`nin ne olup ne olmadığını çok iyi biliyor.
Selam ve Dua ile