• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

En sonda söylenmesi gerekeni bazen en başta söylemek gerekebilir.

Bu bir özgürlükler kavgası değildir; yaşam biçimi kavgasıdır.

İran’da olan da budur, Afganistan’da olan da budur. Türkiye’de, Sudan’da, Mısır’da, Cezayir’de…

Kısacası İslam dünyası Batılı değerlerle dizayn edilmek isteniyor.

Adında “İslam Devleti” olan ülkelerin bile hukukunun laikleşmesi isteniyor. Bu israilin Nazistleştirilmesi ya da ABD’nin komünistleştirilmesi gibi bir şey…

İran’ı da Afganistan’ı da çeşitli uygulamaları nedeniyle eleştirebilirsiniz, sevmeye de bilirsiniz ama İslam Devleti olma iddiasındaki insanlardan “İslam dışı bir hukuk” talep ettiğiniz an bu saçmalık olur.

Bugün Batı, Afganistan’da İslam Emirliği’ni “la dini” kılmaya çalışırken İran’ı da “tesettür meselesinde” laikleştirmeye çalışıyor.

Mahsa Emini’nin ölümü elbette üzücüdür ve sorumluları yargılanmalıdır ama bu İran’ın laikleştirilmesi anlamına gelirse sorarız…

Mısır’da katledilen bir Esma vardı. Muhammed Biltaci’nin kızı Esma. Hani şu keskin nişancılar tarafından katledilen!

Kaç ülke Esma meselesini gündeme getirdi? Hiiç.

Neden Sisi’den Esma’nın kanı sorulmadı? Yoksa Esma’nın kanı seküler değerleri savunmadığı için değersiz miydi?

Sonra Berkin Elvan da bir çocuktu, Yasin Börü de.

Berkin Elvan için açıklama yapan Avrupa Birliği, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Yasin Börü için tek demeç vermedi.

Garip mi? Değil! Asla değil! Yasin durduğu yer itibari ile seküler değerleri sembolize etmiyordu çünkü.

Sonra Alaa Salih’i bilir misiniz?

Sudan’da Ömer El Beşir devrildikten sonra hem ülkede hem de Batı medyasında boy boy resimleri yayınlandı. Özgürlüğün simgesi Alaa Salah!

Bunca örneği şunun için veriyorum

Mesele kadın üzerinden, acılar üzerinden değerler ithalidir. İran’da elbette yanlışlar vardır fakat mesele İran’ı yanlıştan azade kılmak değil, İran’ın elinden doğru yaptığını da almaktır.

Bu arada bir çift söz de Müslümanlara.

Müslümanlar özeleştiri eksikliklerini acilen gidermelidir. Çünkü bu noktada ciddi bir darboğaz var. Her eleştireni “Amerikancılıkla” suçlama basitliği ilkel bir tavırdır. Her sakallı dede değildir yani. Farkına varmak lazım fakat Müslümanlar da meseleyi “İran, Afganistan” “Erdoğan, Mursi ya da Ömer el Beşir” gibi tikel değerlendirip dar açı ile bakma kolaycılığından sıyırılmalıdır.

Elbette saydığımız devlet ve şahısların hataları vardır ve olacaktır.

Politikalarında yerden göğe katılmadığımız noktalar da olabilir.

Fark şurada:

Biz onların günahlarını, eksiklik ve kabahatlerini eleştirirken küreselci sistem onların sevaplarını hedef alıyor.

İsrail nasıl ki Hitler’i milli şef ilan etmez, İran ve Afganistan neden tesettür uygulamasından vazgeçsin?

Neden hukukunu laikleştirsin?

Resim hiç de flu değil.

Dünyaya tek kültür ve tek yaşam biçimini dayatanlar İslami uygulamaları ve İslam hukukunu hedef alıyor.

İstiyorlar ki yerel olan yok olsun.

Dini olan yok olsun.

Bitirecek olursak ne Mahsa Emini katledilsin ne de Esma Biltaci.

Coğrafyamız kana doydu!