• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Türkiye’de ve nerdeyse tüm dünyada siyaset liberal değerler üzerinden icra ediliyor.

Muhafazakar partilerden milliyetçi partilere, komünistlerden ortayolcu merkez partilerine kadar tamamı kendini liberal söylem ile tanımlar.

Kadın hakları konusunda komünistlerin liberallerden ayrılan bir yanı var mı?

Komünistler de faizi ekonominin bir gerçeği saymıyorlar mı?

Vatandaşlık tanımında hareket noktaları farklı mı?

Eğitim yaklaşımları seküler değil mi?

İşte burada HÜDA PAR’a bir parantez açmak lazım.

Sistem eleştirisinde bulunup; partilere değil sisteme alternatifiz dedikleri için.

Şu cümlenin aynısını Komünistler de kuruyor, onlar da sisteme alternatifiz diyorlar ama neredeyse her konuda liberal takıldıklarının farkında bile değiller.

Bundan dolayı “sosyalistlerin sisteme alternatifiz” söylemlerini ciddiye alamıyoruz.

Peki HÜDA PAR bu sisteme alternatif olmaklığını kitlelere yeterince aktarabiliyor mu? Hayır aktaramıyor.

Sistemin karşısına yeni bir sistemle çıkan ve eğitimden ekonomiye, vatandaşlık tanımından kadın mevzusuna kadar handiyse her konuda yerel çözüm önerileri olan HÜDA PAR’ın söylemlerinin kitlelere ulaşamadığını düşünüyorum.

Belki bu ulaşamamanın bir nedeni iktidarda muhafazakar demokrat bir partinin olmasıdır.

Oysa bu bir yanılsamadır.

AK Parti sistemin alternatifi değildir. Belki sistemi reforme etmektedir. Zararlı, paslı, ur kaplamış yönlerini ameliyat etmektedir. Ama bunu yaparken kendisine de ur bulaşmaktadır. Bulaşmıştır, Dava derdi olanların hızla azalması bundandır. Ur bulaşması.

Bu yerine göre dogmatik/milliyetçi/devletçi yerine göre dünyacı/ihaleci/hazcı ur’un AK Parti iktidardan düştükten sonra yeniden ortaya çıkabileceğini ve 28 Şubat’ta yaptığı gibi bedeni boğmaya çalışabileceğini bilmek için bilge olmaya gerek yok.

İşte bundan dolayı Türkiye’de İslami çevrelerin, aydınların, yazarların HÜDA PAR’ın “sisteme alternatif” olma misyonuna omuz vermesi gerek.

Gerek içerik olarak, gerek dil ve üslup yönünden bu sisteme alternatif olmaklığın geliştirilmesi ve sokağa yansıtılması gerek.

Dün sokaklar muhafazakar düşüncenin (mahalle kültürü olanların) elinde idi bugün artık sokaklar büyük ölçüde liberalleşti. Dindar çocuklar bile liberal bir akılla düşünüyor, çünkü abileri, babaları hatta dedeleri liberal İslamcı oldu.

Liberalizm özgürlük aparatı ile muhafazakarlığı boğdu.

Artık muhafazakarlık ile liberalizme karşı direnemeyiz. Elimizde tek bir silah var. Bu silah sahih Müslümanlıktır. Muhafazakarlık katkılı Müslümanlıktır.

Toplumun yeni ve sahih olana orijinal İslami kıvama ihtiyacı var.

HÜDA PAR tabanı bunu başarabilecek tecrübededir.

Tek eksik Türkiye’nin HÜDA PAR düşüncesini kavrayamamış olmasıdır. Onu salt bir parti sanmasıdır.

HÜDA PAR tabanı da “bu yangını görmelidir”. İfsadın boğucu zehrini sinesinde hissetmelidir.

Herkesin ve -neredeyse- her kesimin liberalleştiği bir dönemde Müslümanca siyaset(ibadet) yapabilmek için dişini tırnağa takacak gençler lazım!

“Ey dünya biz senin ayaklarına kapanmayacağız” diyecek şuurun, yeniden sokaklara dökülmesi gerek.

Yoksa bu ifsat bırakın dünyamızı ahiretimizi bile boğar!