Allah bize niye yardım etsin ki?
Yeni Zelanda’daki katliam haberini duyduğumuzda hepimizin tüyleri diken diken oldu.
Sosyal Medyada saatlerce ana gündem; yaşanan katliamdı.
Katliam, “Fatih Camiinde protesto edilecek” paylaşımlarını görünce oraya gideyim ve en azından bu vahşete olan buğzumu dilimle dile getireyim dedim.
Açıkçası “Fatih camisinde iğne atsan yere düşmez bir kalabalık” bekliyordum. Yanılmışım… Müslümanlar tüm öfkelerini zaten sosyal medyada dile getiriyormuş. Fatih camisine kadar gitmeye de gerek yokmuş. Öğrendim.
Katliam günü başka şeyler de öğrendim.
Misal; ‘Allah niçin bu ümmeti tekrar aziz etmiyor’u öğrendim.
Fatih camisindeki protestoyu HÜDA PAR’ın paylaşımından öğrenmiştim ve protestoyu HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığı yapacak diye biliyordum. Meğer eksik biliyormuşum. Başka başka STK’lar da mezkur vahşeti tel’in etmeye çağırmış kitlesini.
Buraya kadar her şey iyi hatta sevindirici.
Namaz bitti, o korkunç diyalog başladı(hem de kameralar basın açıklaması beklerken)
Kimseye cevap hakkı doğmaması için isim vermeden devam edeceğim
X STK’sının abisi bastırıyor “bizim basın açıklamamız okunmalı”, Y STK’sı “hayır bizimki okunacak” kavgasında… Tartışıyorlar.
Bir tanesi “iyi o zaman biz buradan ayrılalım” bile dedi.
Öyle bir ego, öyle bir ben, öyle bir bizcilik, öyle bir meşrepçilik kokuyor ki… Bir türlü anlaşamıyorlar… Hakkını teslim etmeden geçemem. HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı Erdal Elibüyük bir STK’nın burada parti istemiyoruz sözlerine “arkadaşlar biz buraya bizden başka birilerinin geleceğini bilmiyorduk. Bizim derdimiz katliamı protesto etmek” dedi ve parti logolarının da olduğu Yeni Zelanda katliamı ile ilgili pankartları arkadaşlarına toplattı.
Bu kez “basın açıklamasını kim okuyacak, hangi STK’nınki okunacak egosu(pardon tartışması) başladı. Subhanallah dedim. Şaşkın bir şekilde izliyorum.
Erdal Bey “arkadaşlar burada birlik halinde bulunmalıyız, hangi STK’nın metninin okunacağı çok mu önemli, sonuçta tüm açıklamalarda katliamdan bahsedilmeyecek mi” dedi. Dedi ama dinleyen kim.
Erdal Bey’i takdir etmeden bir şikâyet yazısına dönüşen yazımı sürdürürsem hakkaniyete sığmaz. Harika bir üslupla ihlas çerçevesinde uzlaşıya davet etti… Yok yok olacak gibi durmuyordu.
Karambol(Hangi STK, neyi okuyacak) devam ederken Mazlum Der başkanı duaya başladı. İyi de yaptı… Kameraların da çektiği o saçma diyalog bitmişti.
Sonra basın açıklaması okundu(emin olun hangi STK’nındı dikkat bile etmedim)
Tekbirler getirildi. Bitti denilirken bir başka STK’nın basın açıklaması, sonra diğeri, sonra diğeri…
İlginç olan basın açıklamasında Allah’tan ümmetin vahdetini dilemeleriydi!
“Benim adım açıklamada geçmese ben bu işte yokum dili ihlasın dili değildir. Ve maalesef 49 canımız kurban gittiği halde “Cuma namazı sonrası Fatih Camisinin avlusu neden tıklım tıklım değildi” sorusunun cevabını da öğrendim.
Hülasa kardeşler ihlas yoksa(ya da problemli ise) Allah’ın yardımı niye gelsin ki!