• DOLAR 34.6
  • EURO 36.704
  • ALTIN 2919.106
  • ...

Çakıcı ve Ant meselesi AK Parti ile MHP arasındaki koalisyonu çatırdatmaya yetti.

MHP`nin (geçmiş alışkanlıklarından dolayı) kendini devletin merkezinde görmesi bir dediğim iki edilmesin yaklaşımı bu birlikteliğin sürdürülemez olduğunun delilidir.

Şimdilik testi çatladı ama ileride kırılması mukadderdir.

Peki neden birliktelik sürdürülemez diye soracak olursanız; MHP ile AK Parti`nin ideolojik farklılıkları bu ilişkinin sürdürülemez olmasının delilidir.

AK Parti kuruluş aşamasında ümmetçilerden liberallere, bir kısım sol/alevi aydınından Kürtlere, milliyetçi Türklerden Osmanlıcı ümmetçi kesimlere kadar pek çok farklı kesimden oy alırken MHP sadece ve sadece milliyetçilerden oy alıyor. Yani AK Parti`nin memnun etmesi gereken farklı toplum kesimleri varken MHP için durum çok daha basit bir hal alıyor.

MHP`nin bu yek renk görüntüsü onu daha da sert ve uzlaşmaz bir çizgiye itiyor. Bir partinin farklı kaynaklardan beslenmesi onu daha uzlaşmacı kılarken MHP homojen görüntüsü ile değişime oldukça kapalı görünüyor.

15 Temmuz darbe sürecinde AK Parti`nin MHP ile yakınlaşması iktidarı zihinsel olarak otoriter bir çizgiye çekmiş ve o eski uzlaşmacı çizgiden koparmıştı. Keza liberallerin zaten terk ettiği AK Parti gemisinde sadece İslamcılar, milliyetçiler ve muhafazakârlar kaldı. (Hoş İslamcılar da muhafazakârlaştı ya)

Şüphesiz AK Parti-MHP birlikteliği yapılan açıklamalara rağmen varlığını bir müddet daha sürdürecektir. Bu birlikteliği “düşmana karşı ortak cephe” olarak konumlamak ciddi bir sorundur. Evet, darbe sürecinde böyle bir birliğe ihtiyaç vardı ama şu anki konjonktürde böyle bir birliktelik iktidarı milliyetçi ve sekter(kaba) bir çizgiye itmekte, bu da sorunların büyümesine neden olmaktadır.

Önceki yazılarımızda da belirtmiştik. Milliyetçilik bir inşa ideolojisi değildir. Evet, savunma durumlarında milliyetçilikten faydalanılabilir ama darbe süreci geçtiğine göre savunma psikolojisinden sıyrılmanın zamanı gelmedi mi?

Bu ülkenin bekleyen yığınla sorunu var. Ve iktidarın MHP`yi küstürmeme nezaketinden (ya da kendini mecbur hissetmesinden) dolayı Kürt sorunu gibi çözülmesi gereken bir mesele hasıraltı edilmiş durumda. Hasıraltında bekletilmesi bu meseleyi çürütüp yok etmeyecektir; bilakis kokutacaktır.

MHP`ye Kürt meselesi nedir diye soracak olursanız zaten “böyle bir mesele yok” diyecekler. İlginçtir iktidarda bu birliktelikten sonra Kürt sorunu yok demeye başladı. Tam da “kır atın yanında kalan ya huyundan etkilenir ya suyundan” sözündeki gibi.

Bahçeli`nin önceki gün “yerel seçimlere yönelik ittifak beklentimiz kalmadı” açıklamasını iktidar avantaja çevirebilir. Kuruluş felsefesine geri dönüp hâlihazırda kullandığı milliyetçi dili terk ederse hem Kürtlerden hem kendini dışlanmış hisseden İslamcılardan hem de MHP`ye kaptırılan muhafazakâr milliyetçilerden tekrar oy alabilir.

AK Parti zihinsel olarak önce şunu kabullenmelidir; ben MHP`ye mecbur değilim!