• DOLAR 34.589
  • EURO 36.193
  • ALTIN 2969.24
  • ...

Kürt Meselesi, Türkiye’de çözülmesi gereken meselelerin başında gelmektedir. Uzun yıllardır ülkede tartışılmış ve halen de tartışılan bir konudur.

AK Parti, 2 Kasım 2002’de iktidar olduğunda Kürt vatandaşların çözüm adına beklentisi artmıştı. O dönemlerde Sayın Erdoğan, Kürt meselesini çözüp ülke gündeminden çıkarmak için çeşitli girişimlerde bulunacağını ifade etmişti.

Hatta 2005 yılında Başbakan iken “Kürt meselesi benim meselemdir” diyerek önemli bir çıkış yapmıştı. Hakikaten de daha sonraki süreçlerde Kürt dili ve Kürt vatandaşlar ile alakalı atılan müspet adımlar umutları artırmıştı.

Tabi mesele, basitçe çözülecek bir mesele değildi. Cumhuriyetin bidayetinden beri var olan bir meseleydi. O yüzden meseleyi çözmek için bir sürece ihtiyaç duyuluyordu.

Bir yanda gerçek manada meselenin çözülmesini isteyenler, diğer tarafta meselenin çözülmesini istemeyenler vardı. Bundan ötürü Sayın Erdoğan’ın işi kolay değildi. Sabretmeliydi, azmetmeliydi, mücadelesini sürdürmeliydi.

Sayın Erdoğan gerçekten de Kürt meselesinin çözümü için uğraş verdi, birçok badire atlattı. Ancak maalesef ki gelinen aşamada, mesele çözülmemiş bir şekilde gündemdeki yerini korumaktadır.

Sayın Erdoğan’ın geçen hafta grup toplantısında yapmış olduğu “Kürt sorunu yoktur” açıklaması, Kürt meselesinin AK Parti’nin gündeminden çıkmış olduğunu göstermektedir.

AK Parti, Cumhur İttifakı’ndaki ortağı MHP’nin milliyetçi anlayışını bir devlet politikası haline getirmiştir. Bugün mevcut olan ötekileştirici politika, meselenin çözümü adına beklentileri boşa çıkarmış ve şimdiye kadar atılmış olan müspet adımlara da gölge düşürmüştür.

İster kabul edilsin ister edilmesin; Türkiye’de bir Kürt meselesi vardır. Ülkenin aydınlık geleceği, Kürt meselesinin çözümüne bağlıdır.

Kürt meselesini çözmek istediğini ifade eden iktidarın şimdiye kadar yapmış olduğu yanlışların başında, meseleyi daha çok ekonomik sorunlar ve “terör” bağlamında ele almış olması gelmektedir.

Oysa mesele bir “terör” meselesi, bir PKK sorunu ya da sadece ekonomik bir sorun değildir. Mesele, hakları yıllarca gasp edilmiş mazlum bir halkın gelecek meselesidir.

Kürt meselesi çözülmediği müddetçe birileri Kürtlerin haklarını bahane ederek emellerine ulaşmanın gayretinde olacak ve ortaya konulan iyi niyetli adımları suiistimal edecektir.

O yüzden mesele, ötelenmeden, ertelenmeden, temel haklar pazarlık konusu yapılmadan adalet ve kardeşlik temelinde çözüme kavuşmalıdır. Bunun için de anayasal güvence şarttır.

Hukuk ve adalet ile ilgili reformların yapılacağından söz edildiği bugünlerde, iktidar Kürt meselesi konusunda adımlar atmanın, reformlar yapmanın hesabı içerisinde olmalıdır.

Çözüm konusunda kriter, İslamî ölçü olmalıdır. Ki mesele İslamî bir anlayışla ele alınmadığı müddetçe mutlak manada çözülmeyecektir.

İslam’ın belirlemiş olduğu hudut bellidir. Ne bir Türk ne de bir Kürt, ne bir Arap ne de bir Fars birbirinden üstün değildir. Üstünlük ancak takva iledir.

Emperyalizm, ümmeti böldüğü gibi ülkeyi de milliyetçilik üzerinden bölme ve çatıştırma uğraşındadır. Emperyalizmin planlarının akim kalmasının yolu, var olan iç sorunları adalet temelinde çözmekten geçmektedir.

Kürt meselesi de, ülkenin bir iç meselesidir. Emperyalistlere havale edilmeden ve dış güçler müdahil edilmeden Türkiye’deki halkların kendi aralarında oturarak, anlaşarak çözmeleri gereken bir meseledir.

Aslında meselenin çözümü çok zor değildir, atılması gereken adımlar bellidir. Hükümet, Kürt meselesine dair çok ciddi bir tecrübeye sahip olan ve konuyla alakalı sıklıkla açıklamalarda bulunan HÜDA PAR’ın önerilerini dikkate alarak çözüme gidebilir.

Hatta hükümet HÜDA PAR’ın yetkililerinin de içerisinde bulunduğu bir komisyon kurup çözüm için bir yol haritası belirleyebilir. Öyle tahmin ediyorum ki bu konuda partinin kapısı çalındığı takdirde, partiden Kürt meselesinin çözümüyle alakalı destek görülebilir.

HÜDA PAR’ın Kürt meselesiyle ilgili ısrarla gündeme getirdiği insan ve İslam merkezli çözüm önerileri dikkate alınır ve uygulanırsa, ülkede uzun yıllardır var olan çok ciddi bir mesele çözülmüş olacaktır. Kardeşliğin ve toplumsal barışın tesisi için bu meselenin çözülmesi şarttır.