Neden okumuyoruz, niçin okumalıyız?
Yapılan araştırmalara göre okumaya günde 1 dakika, internete 3 saat ve televizyona ise 6 saat ayırıyoruz. Okumanın onca faydası varken ne yazık ki toplum olarak okumaya çok ehemmiyet göstermiyoruz. Okumanın yerine vakti su gibi harcayan araçları koyuyor ve onlara yöneliyoruz. Haliyle bunların başında da televizyon, bilgisayar ve akıllı telefonlar geliyor. Bunlar, gerçek âlemden uzaklaştırıp, sanal âlemin kapılarını aralıyor. Uzmanlar, sosyal medya ve televizyondaki olumsuz program ve videoların nitelik ve nicelik yönünden artışına dikkat çekmekte ve gençliğin her türlü programı kontrolsüzce seyrettiğinden dolayı zihin dünyalarının pasifleştirildiğini dile getirmektedirler. Bunun yanında, şiddet unsurunun yoğun olarak yer aldığı programlardan da gençlerin etkilenebileceklerine ve gerçek hayatta uygulama alanları oluşturmaya kalkışabileceklerine dair uyarılarda bulunmaktadırlar. Tabi burada teknolojinin tümden kötülüklere sevk ettiğini iddia edemeyiz, lakin doğru, bilinçli ve yerinde kullanılmadığında nelere sebebiyet verdiğini vurgulamaktayız.
Türkiye toplumu olarak okumaya çok az zaman ayırdığımızdan dolayı toplum içerisinde çoğunluğun okumadığı kesin bir yargı olmuştur. Peki, neden okumuyoruz? Hangi nedenlerden ötürü okumaya zaman ayırmıyoruz? Okumadığımızda, hangi bahaneleri öne sürüyoruz? Bu sorulara vereceğimiz cevaplarla, birçok bahane öne sürebilir ve onların arkasına sığınabiliriz. Ancak okumamak için öne sürülecek hiçbir bahanenin geçerliliği yoktur. Zira öne sürülen bahaneler, incir çekirdeğini doldurmayacak bahanelerdir. ‘Çok yoğunum, okumaya zaman ayıramıyorum’ diyenlerin çoğu, saatlerce televizyon başlarında dizi ve film izlemeye zaman ayırabiliyor ya da müzik dinleyebiliyorlar. Sosyal medyaya da bir o kadar zaman harcayabiliyorlar ancak okumaya gelince zaman bulamıyorlar. ‘Kitaplar ateş pahası, o yüzden alamıyorum’ diyenler, günde iki üç paket sigaraya para verebiliyor ya da daha farklı harcamalar yapabiliyorlar.
Neden okumalıyız? Ruhen ve bedenen hazırlık isteyen bir iş olan okuma, Yüce Rabbimizin emridir. Rabbimizin emrini yerine getirmek, kendimizi tanımak ve hayatı anlamak için okumalıyız. Okumayla toplumsal hâkimiyeti elde eden medeniyetleri daha yakından tanımak için okumalıyız. Okuyanın ruhu yücedir. Akıl ve zekâ seviyesi yüksektir. Nitekim zekâ okuyarak gelişir. Hak yolda kullanmak üzere aklı ve zekâyı arttırmak için okumalıyız. Ufku geniş, ileriyi görebilen ve insanlığın selameti adına çalışan bireyler olmak için okumalıyız. Okuyarak hayatı anlamlandırabiliriz. Zira okumak, hayattır. Okumak düşünceleri olgunlaştırır, besler, geliştirir ve stresi azaltır. Okumak zihni açar, geleceğe ümitle bakmayı sağlar. Okuyan insanın sözleri hikmetlidir; nerede ne konuşacağını ve nasıl davranacağını bilendir. Okuyan insan güçlüdür, çevresinde yaşanan gelişmelere duyarlıdır, sorunlara karşı çözüm üretendir. Okuyan insan, kötülük ve fenalıklardan uzaktır. Okuyan insan feraset sahibidir, neslin geleceği adına dertlenen ve yolunu kaybedip yanlışa sapanlara yol gösterendir.
Ne okumalıyız? Hayat kitabımız olan insanlığın hidayet rehberi Kur’an-ı Kerim’i okumalıyız. İlahi kelamı daha iyi anlamak için hadis ilmini okumalıyız. İslam âlimlerinin Kur’an ve sünnet ışığında kaleme aldıkları İslamî kaynakları okumalıyız. İnsanlık tarihi boyunca yaşanan acı olaylardan ders ve ibretler çıkarmak ve geçmişe dair muhataplarımıza verebilecek cevaplarımızın olması için tarih kitaplarını okumalıyız. Toplumu en ince detaylarına kadar analiz edebilmek ve yaşanılan sorunlara çözüm üretebilmek için okumalıyız. Ve dahi bizlere katkı sağlayacak, tahlil yeteneğimizi geliştirecek ve hayatı anlamamıza ve mensubu olmakla iftihar ettiğimiz davamızı daha iyi tanımamıza ve ilkelerini benimsememize vesile olacak eserleri okumalıyız. Tüm bu okumalar doğrultusunda aziz İslam’ı hakkıyla anlatan ve yaşayan davetçiler olmalıyız.
Okumaya ehemmiyet vermeyip hayatlarını kitaplarla donatmayanlar hayata hikmet nazarıyla bakmaktan beridirler. Böylesi bir felakete düşmemek için okuma ile ilgili planlarımızın olması gerekmektedir. Yaşadığımız dünyayı, kendimizi ve bize burada verilen misyonu anlayıp, anlamlı bir hayat yaşamak için bahanelerin arkasına sığınmadan yüz üstü bıraktığımız okumaya acilen dönmemiz gerekmektedir. Zira zarardan dönmek kâr; hatadan dönmek de erdem olarak kabul edilmiştir. Bu konuda meydana gelecek her türlü gecikme, telafisi mümkün olmayan olumsuzluklara sebebiyet verecektir.