• DOLAR 34.591
  • EURO 36.388
  • ALTIN 2934.445
  • ...

Toplumsal hayatın en önemli öğesi olan kadın belki de en çok istismara müsait olan varlıktır.Geçmişten günümüze bakıldığında kadının; ne yazık ki ne kadar gayri insafi ele alındığını görmek zor olmasa gerek. Daha önceki yazılarımızda detaylıca bunu paylaşmıştık. Tekrar aynı ayrıntılara girmeyi gerek görmüyorum. Bir iki hususu hatırlara sunmadan geçemeyeceğim.Bir yandan kilisenin dogmatik yaklaşımı bir yandan emek,üretim söylemleriyle ve bir yandan da demokrasi, çağdaşlıkla…kadın sömürüldü.

Batı, kilisenin dogmatik yaklaşımına karşı Rönesans ve sanayi devrimiyle bir alternatif geliştirdi. Kilisenin bilimsel düşünceler karşısındaki yobaz tutumunu eleştiren batı,rönesans dedikleri aydınlanma ile aklı ve bilimi putlaştırdı.

Her türlü dogmaya karşı savaş ilan etmekle anlaşılmaz bir akıl tutulması içinde aklı ve bilimi putlaştırıp bilimsel dogmatiklik gibi garip bir hastalığa yakalandı. Sonra bu anlayış ve temel üzerinde hayatı tamamen dinden soyutlayarak sekülerleştirdi.Bunu yaparken sahih-tahrif farkı ayırımı yapmadı. Tahrif edilmiş kilisenin din anlayışına yönelttikleri eleştirileri kör bir bakışla sahih din İslam içinde öne sürdüler.Oysa yüce yaratıcı tarafından kıyamete dek orijinalitesi devam edecek olan Kur`an-ı Kerim`i tahrif edilmiş olan İncil ile aynı kefeye koymakla batı, insanına ve insanlığa en büyük cürmü

işlemiştir.Başka bir deyişle İslam dinini, kilisedeki din anlayışı ile aynı potaya koymakla ne kadar önyargılı ve yobaz olduğu ortaya çıkmıyor mu? Vahye olan duyarsızlık sonucu teknoloji yönünden parlak ve büyüleyici cihazlarla hipnotize olmuş şu zaman dilimi içerisinde yaşayan insan, modern cahiliyeyi yaşamıyor mu?

   İslamiyet`in gelişiyle kadın fert olarak kabul edilmiştir. İslami dini söylemlerle kalmaz, engin uygulamalarını dostuna ve düşmanına gösterir. İslam öncesi cahiliyede diri diri toprağa gömülen kız çocukları İslamiyet`in gelişiyle kölelikten azatlığa kavuşmadı mı?

Şehevi bir meta olarak görülen kadın İslam`ın gelişiyle haysiyet ve şeref bulmamış mı?

Nefsinin kölesi olan kem bakışlara karşı kadını hicap perdesi ile emniyete almamış mı?

Miras hakkı,nafaka gibi ekonomik haklarla maddi yönden sömürülmesinin önüne geçmedi mi?

***

Hazreti Ömer`in oğlu Abdullah, “Hz. Peygamber sağ iken biz kadınlara öyle iyi davranırdık ki, Çünkü bizi tezip edecek mahiyette ayet gelecek diye korkardık.``

Ki peygamberimiz evrensel Veda Hutbesinde tüm insanlara-bulunan,bulunmayan-herkese ``Kadınlar konusunda Allah`tan korkunuz.Çünkü siz onları Allah`tan emanet olarak aldınız`` gibi uyarılar dinin ciddiyetini ifade eden kanıtlar olarak görülemez mi?

İslam medeniyetinin değerleri yaşam zemininde etkin olarak görüldüğü dönemlerde kadınlar yaşamın merkezinde etkin olarak varlıklarını hissettirmişlerdir. Kadınların eğitim,sanat,yerel idari birimlerde dahi kabiliyetlerinden istifade etmiştir.Bir kaç örnek verelim:

Hz.Aişe (R. Anha) bir kadının maksimum derecede ulaşabileceği seviyede ilim ve kültürel yönde eşsiz bir örneklik teşkil etmiştir. Günümüzde de varlığını devam ettirmektedir.

Müminlerin anası Hz.Zeynep`in deri işletmeciliğiyle üretime katkıda bulunmuştur.

Hazreti Ömer`in hilafetinde Şifa isimli kadının zabıta müdürü olarak idari birimde marifetini sergilemiştir.

Osmanlılar döneminde tarihi yapılarda ‘`Gevher Nasibe,Valide sultan Camileri`` gibi tarihi yapılarda kadının imzası gösteriyor ki kadınlar sanat ve mimari gibi alanlarda varlığını göstermişlerdir.

Batıda olmayan bu gelenekler, o dönem kadınların cemiyet hayatındaki etkilerini göstermiyor mu?

                                                                        ***

Tüm bu veriler göz önünde bulundurulduğunda İslam, kadını dört duvar arasında tuttuğu söylenebilir mi? Ya da İslam`ın kadını işlevsiz hale getirdiği söylenebilir mi?

Tam aksine İslam dini kadını yaşamsal alandan hiçbir zaman soyutlamamıştır. Modern-çağdaş sistemlerden farklı olarak kadını ele alır.Ahiret ve Dünyasını birlikte bir bütün olarak ele alır. Sınırlı Dünyası için ölüm ötesini feda etmez. İzzetini, haysiyetini, onurunu, iffetini herşeyin üstünde tutar. Yani helal ve haram şeritlerine göre ortamı ve mekânı kadına elverişli hale getirir. Bu şartları sağladıktan sonra kadının hem içte hem dışta verimini arttırır.

Hak ve batılın iyice karıştığı şu karanlık zaman diliminde, vahyin eskimez ve yanıltmaz hakikatine ve güneş gibi parlak aydınlığına her zamankinden çok ihtiyacımız var. İnsanlık ve özellikle kadınlar gözlerini iyi açmalı, dostlarının ve düşmanlarının tespitini iyi yapmalılar.

Sağlıkça kalınız.