Yükseköğrenim de Meşakkatli!
Bismihi Teâlâ
Asgari olarak 18 yaş ve üstü yükseköğrenim kademesine adım atıyor.
Hâlihazırda 131 devlet üniversitesi, 78 tane özel üniversite olmak üzere 209 üniversite hizmet vermektedir. Yükseköğrenimde okuyan öğrenci sayısı 8 milyona ulaştı. Ciddi bir rakam…!
Ne de olsa niceliksel görüntü bizim için reklam aracı olarak fena bir malzeme sayılmaz ya!
Son zamanlarda her ilde üniversite/fakülte sayısının artması hafifsenemese de ha bire diplomalı işsizler havuzu da şişiyor.
İş, istihdam yönünden ciddi bir memnuniyetsizlik kasıyor, hayal kırıklığını tetikliyor ve umutsuz gençlerin sayısını arttırıyor. Manevi yoksunluk da sarıp sarmaladı mı, gel de çık bu işin içinden?..
Eğitimde temel bileşke:
“Kalite ve hesap sorulabilirliktir.”
İşte asıl bizi boğan, bunaltan husus da bu ilkeden olan yoksunluk değil midir?
Sacın bu ayağını oturtmadınız mı, ne yaparsanız yapın; sonuç birer fostur!...
Başkan Erdoğan üniversitelerin toplu akademik yıl açılış töreninde tek sınava dayalı sistemin sorun ürettiğini söyleyerek sorunun asıl kaynağına işaret etti.
Herkes muzdarip ancak kalıcı ve etkili çözüm noktasında fukaralığa yatıyoruz.
Halen umut tacirliği yapıyoruz.
Tüm öğrencileri tek sınava mahkûm etmek aslında fırsat eşitliği değildir.
Fırsat eşitliği bilgi, ilgi, istidat ölçüsünde olanaklar arasında tercih yapmaktır.
Başka deyişle o seçeneği sunmaktır.
Kuraldır; kaliteli yapı sağlam temelle olur. Yani temele ne kadar eğilirseniz, yapıyı o kadar ehemmiyetli kılarsınız.
Başka bir ifadeyle besleyici gıda vereceğiniz mayaya göredir.
Eğitim sisteminde temelden vereceğiniz ciddiyet, geleceğe ilişkin problemleri, sıkıntıları azaltacaktır.
İlkokul ve ortaokulda isabetli yönlendirmeler işi kökten halledebilir.
Belli belirsiz tek sınav tahakkümü çözüm değildir. Zaten sınava girenlerin ancak yüzde 10’u hayalindeki okula girebiliyor.
Tek sınav öğrencileri yarış atı moduna zorlamaktadır. Kesinlikle ailelerin bu konuda zihinleri rahat değildir. Varsa, yoksa merkezi sınavların hamalına odun taşıttırmaktır.
Doğrusu milyonlarca cevher belki sadece akademik sınavlar uğruna harcanıyor desek, yanılmış mı oluyoruz?
Bizdeki maalesef, sürü psikolojisi! Kitle psikolojisinde bilinç, şuur, sağduyu ne arar…
Bizim köyde birisi bir tarım aracı aldı mı, çok geçmeden bir bakarsınız herkes onu taklit edip peşi sıra aynı araç sayısı bir bir dizilir.
Bu algı değişmez mi? Değişmez değil!
Her şey sistemle olur, sistemin atacağı yerinde ve yaşama dönük atılımlar geleceğe yön verir.
Son olarak şu hususu serdetmeden geçemeyeceğim; bugün yükseköğrenim öğrencisi üzerine rant devşirmek isteyenleri ve 20/25 yıl öncesini bu halk hatırlar.
Bu gençler bu deneyimleri sorsunlar, soruştursunlar!
İnanın çift yüzlülüğü, çirkinliği çok sürmeden göreceklerdir.
Kalın sağlıcakla…