Eğitimde Irkçı Zihniyet
Bismihi Teâlâ
Olumluya doğru bir adım atılmayadursun! Parlak gelişmelere yeşil ışık yakılmayadursun! Geçmişin; köhnemiş, küflenmiş, bayatlaşmış kimi uygulamaların cüzi de olsa ıslahı için müspet davranılmayadursun! Hemen ayrıştırıcı, ötekileştirci dil rahatsız olmaya başlar. Vaveylalar koparır, küpürür, burnundan solumaya başlar… Aman Allah’ım! Ne kadar ilkel bir anlayış.
Memlekette iyiye, güzele doğru adımların atılmasını istemeyen sığ düşünceli kesimler vardır. Diğer deyişle kendisini bu memleketin patronu, asıl sahibini gören kafatasçı, şarlatanlar vardır. Galiba bunu en iyi ifade eden kavram; faşizanlıktır. Yani kendisinden başka kimseyi kabul görmemektir/istememektir.
Kürdün varlığından, Kürtçenin konuşmasından neden hala birileri rahatsız? Tarihi gerçeklerin mevzu bahis edilmesinden neden birileri çekemiyor? Ah! Bu ırkçılık var ya, peygamberi kendi özleri gibi bilen, o kutlu insanı; sırf kendi milletlerinden olmadığı, kendilerinden sayılmadığı için inkâra zorlamıştı. İşte ırkçılık böyle iğrenç bir şeydir! Hatta şerli bir hastalık..!
MEB’in tarih 9 ders kitabının 2019 baskısında ‘’Türklerin İslamiyet’i Kabulü’’ konu başlığı altında ’ İslamiyet’in Araplar dışında Türklerin Acemlerin Berberilerin ve Kürtlerin arasında’ benimsenmesinden bahseder. Devamında “Kürtlerin Araplardan sonra Müslümanlığı kabul eden ilk topluluk olduğundan ve coğrafya olarak El Cezire bölgesinde yaşadıklarından bahseder.” Tabii olarak kaynak Belazuri’nin “Futuhu-l Buldan” eseri gösterilir.
Bakanlık, MHP’nin bu tarihi kayıtlardan rahatsızlığını dikkate almış olmalılar ki, bu yılın aynı ders kitabından, aynı konunun muhtevasından bu ibareler çıkartıldı. Yani sadece Kürtler ibaresinin üstü çizildi. Üstelik kaynak olarak gösterilen kaynağın görseli de çıkartılarak…
Demek ki bu memlekette tarihi gerçeklerin anlaşılmasını istemeyen çevreler vardır. Yoksa makara eskisi gibi geriye mi sarmaya başladı? Retçi, inkârcı sesler zemini boş bırakmamanın keyfiyetini mi buluyor?
Kürtçe de yaptığı bir işte ilerleme kat etmeyen durum için bir atasözü var: "kerê me çû seferê, hat ji seferê, dîsa kerê berê, dîsa kerê berê" (Bizim merkep sefere gitti döndü, yine aynı merkep, aynı merkep)
Şimdi sözüm ona, hakikatler gizlemekle yok olur mu? Gerçeklerin anlaşılmaması için güdülen çabanın ne faydası olacak? Irkçılığın kime ne faydası oldu ki! Sadece elmaya düşen kurtçuk gibi, içi kemirdikçe kemiren bir virüs ya da egosunu tatmin etmek…
Gerçi çok da hor görmemek lazım zira temeli seküler ve ulusçulukla inşa olunan eğitim sisteminden çok şey beklemek ne kadar isabetli bir şey?
Oysa bu coğrafyanın İslam medeniyetiyle şeref bulmasının zenginlikleri tastamam gelecek nesillere benimsenmedikçe zihni ak, ufku geniş, gerçeğe açık bireyler yetiştirmemiz muhal olur.
Kalın sağlıcakla…