• DOLAR 34.666
  • EURO 36.362
  • ALTIN 2933.344
  • ...

BismihiTeâlâ

   Kimi zaman parklarda, metruk mekânlarda görürüz onları; ürkeriz başımızı yana çevirir,geçeriz… Kimi zaman en ıssız sokaklarda karşılaşırız onlarla, adımlarımızı hızlandırır geçeriz…

Peki, kimdir bunlar? Varlıklarını bildiğimiz fakat adlarını görmezden geldiğimiz kimselerdir onlar…

Hatırlayınca kendimizi çaresiz hissettiğimiz, üzüldüğümüz ama bir şey yapamadığımız gençlerimizdir, çocuklarımızdır onlar…

  Adlarını bile bilmeyiz çoğu zaman, çoğunlukla bir kabahat işlediklerinde varlıklarını hatırlarız. Ya da TV ekranlarında seyre dalarken… Hatta işlenen kabahatten onları sorumlu tutarız. Ama onları bu hale getirmekten kimi sorumlu tutmamız gerektiğini hiç düşünmeyiz/düşünmek istemeyiz.

Sahi, neden böyle yaşar bu çocuklar/gençler? Böyle sokaklarda yaşamak bir tercihin sonucu olabilir mi? En önemlisi neden madde kullanırlar?

Yok mudur bunun sebepleri? Ya da asıl nedeni? Elbette sosyolojik,ideolojik,manevi boşluk… Pek çok faktör sıralanabilir. ‘`Arkadaşçevresi``, ‘`akran``, ‘`çevre” ,  “zaman`` deyip öğrenilmiş çaresizliği öne sürmek haklı bir gerekçe olabilir mi? Başka deyişle kendimizi yağdan kıl çeker gibi aklamamız ne kadar hakkaniyetli…

   Belki en çok karıştırılan olgunun bireyin hemencecik maddeye bağımlılık eğilimi gösterdiği yanılgısıdır. Oysa bu ilete bağımlılık, başlangıç değil bir sürecin sonucudur. Aile ocağından kopan birey sokağı mesken edinince üşüyor,korkuyor,çalıp çırpıyor ve neticede uyuşma hissine kapılıp; korktuğu için de maddeye sığınıyor. Sonuç olarak hayatta kalmak için akıllarına ne gelirse yapabiliyor.

  Sadece yoksul, eğitimsiz, parçalanmış aileler değil; bazen hali vakti yerinde, eğitimli anne babalarda evlerini sıcak bir yuva haline getirmemiş olabilirler. Zira çocuk yetiştirmeyi sadece bedeni ihtiyaçlarını karşılamak şeklinde anlayan ebeveynler, her ihtiyacını maddiyatla tıkayarak susturuyor,avutuyor. Ama asıl ruhunun ihtiyacı olanilmi,ilgiyi,sevgiyi,terbiyeyivermiyor. Ona bu anlamda örnek de teşkil etmiyor. Zira kendisi de bilmiyor. Kendisi de hayatı ‘`çalış, kazan, harca`` kısır döngüsü şeklinde tüketiyor. Kendisi de umutsuz, mutsuz, devamlı sorunlu, şikâyetçi…

  Ne evde, neokulda, ne çevrede kendisine örnek almaya değer bir rehber bulamayan gençler ne yapsın?!

 Araştırmalar gösteriyor ki madde bağımlıların neredeyse yüzde doksan dokuzu manevi değere, gayeye, rehbere(yol gösterici) bağlanmayanlardan oluşuyor.

Ne yapmalı?

 Bağımlılıkla Mücadele Tedavi Merkezleri`nin sayısını artırmakla birlikte sivil inisiyatiflerce, İslami sivil toplum kuruluşlarınca, dini camialarca yoğun bir çalışmanın önü açılmalı. Bu melanetlere bağımlılık düzeyine ulaşmış bireylerin ıslahı tabi ki kolay olamamaktadır. Fakat imkânsız da değildir. İşbirliği, koordineli bir şekilde özellikle manevi yönden açlığı giderecek, uygun yöntem ve stratejiler geliştirilmeli.

   Geçmişinde madde bağımlısı olup da nasuhtövbeyle, tövbe etmiş,İslami camiaların halkalarına katılan pek çokhizmet erlerine şahit olmuşuz. Şahsen çevremde onlarcasını sayarım.

   Kısacası eğitim seviyesi, maddi durumu ne olursa olsun uyuşturucudan medet umanlar zavallıdır, yoksuldur. Yaşı, cinsiyeti ne olursa olsun onları kanadı kırık kuş misali görüp, fisebilillah için ellerinden tutup kurtarmayı vazife bilmeli. İçinde bulundukları durumdan ötürü kendilerine olan saygınlıklarını kaybetmiş ve dolayısıyla insanlardan uzaklaşmış bu kimselere şefkatle yaklaşmalı, kendilerine olan değerin verilmesi sağlanmalıdır.

  Tarihte eğlence yerlerine düşkün sefih bir genç iken, evliyalık derecesine yükselmiş insanlar olduğu unutulmamalıdır. Eğer bunları anlatarak onlara ümit verebilirsek yeniden mücadele edecek gücü bulmaları mümkündür.

Kalın sağlıcakla…