• DOLAR 32.343
  • EURO 35.103
  • ALTIN 2307.58
  • ...

Bismihi Teâla                                                                                                             

   Ey mazlum Filistin, dertli coğrafya, Ortadoğu`nun dinmeyen nabzı!

Seni konuşmak, seni yazmak hakikatten zor…Senin imtihanın pek ağır, pek müşkül ve meşakkatlerle dolu..! Zira lanetlenmiş kavimle, pek çok Allah elçisi geçirdi çile dolu ömrünü… Demek ki ağır yükler ancak güçlü iradelere özgü bir şey…

Seni görmeyen göz; kör! İşitmeyen kulak; sağır! Acını hissetmeyen kalp ölüdür! Ölü… Aslında can taşısa da camittir!

  Lanetli siyonist çete o kutsal beldeye/coğrafyaya girdiğinden beri rahat yüzü görmedi minnacık bebeler, beli iki büklüm olmuş yaşlılar, gözü yaşlı kadınlar! Ve mahzundur bu gün Kudüs, Gazze..!

Tek kaygısı  ve kavgası, pek çok Allah elçisinden -Süleyman, Zekeriya…- Ömerlerden ,Selahattinlerden miras kalan Kudüs`ün, necis ve katil çetenin tasallutuna girmemesi!!!

  Evet, siz ümmetin onuru ve gözbebeğisiniz ey HAMAS ve Kassam Tugayları mücahitleri!..

Siz medar-ı iftiharımızsınız! Şehadet mektebi, mücadele dolu bir ekolsünüz… Zalimlere karşı dik duruşunuzla mustazaflara rol modelsiniz!

  Zalim, işgalci güçlere karşı 1940`lı yıllardan bu yana yüzbinleri aşkın şehit verdi Filistin İslami Mücadele erleri…Bir hafta önce akademisyen b(ilim) insanı Dr. Fadi El-Bataş şehadete erişti.``Allahu ekber, Allahu ekber!!!``

  Mülteci kampında dünyaya gözünü açan şehidimiz, tüm elverişsiz koşullara rağmen akademik, bilimsel yönde muazzam bir seviyeyi yakalar. Elektrik mühendisliği alanında azımsanmayacak projeler, bilimsel çalışmalar ortaya koyar. Yayımladığı makaleler, yaptığı araştırmalar, ortaya koyduğu veriler uluslararası(Malezya, Japonya, İspanya,…) nezdinde yankı buldu. Akademik ve ilmi çalışmaları nedeniyle 2016 yılında Malezya`da ülkenin en büyük ödülünü alan ilk Arap akademisyen olarak kayıtlara geçti. 35`li yaşlara adım atan şehidimiz Filistin için ufuk açıcı buluşlarla umut olurken öte yandan işgalci şebeke için tehdit unsuru olur…Bir yandan da ibadetle bezenmiş bir hal…Sabah namazı için cami yolunda  adım adım ilerlerken şehadetle müjdelenip sonsuzluk diyarına göçtü...İşte İslam Davası namına çalışmanın mükafatı budur!!!

En son iki hafta evvel Gazze sınırında ‘`Büyük dönüş yürüyüşü `nü`` görüntülerken işgalci güçlerin ateşiyle şehit olan gazeteci Yasir Murteca ile ilgili ‘`… Ahlaklı ve yüzünden tebessümün eksik olmadığı Filistinli genç… Ey boyun eğmeyen özgür adam! Karşılaşma yerimiz cennettir. Biz yolunda yürüyoruz” demişti.

  Coğrafyamızın ender şahsiyetlerinden aziz şehit, “İslam davası için en iyilerimizi kurban etmeliyiz. diyerek yüce İslam Davası için en iyilerin feda etmesiyle ancak zafere erişilebileceğini vurgulamış olmuyor mu acaba?

  Dr. Fadi El-Bataş`ın şehadeti, şahsıma 5 Ocak 1996`da ‘`kaderdaşı`` şehit Yahya Ayaş`ı bana anımsattı. Hani cesaret, feraset, hamaset timsali  mühendis komutan..! İşgalci çetenin korkulu rüyası, büyük komutan... Üniversite öğrencisi olduğum o yıllarda biz İslami gençliğe ne kadar da güç kaynağı olmuştu. İşte İslami şahsiyetlere ve özellikle şehitlere bu nazarla bakmak gerekir. Onlar sahip oldukları imkânlarını, maharet ve istidatlarını Aziz İslam uğruna feda edip; ilmi ve akademik yönden geri kalmaya izin vermemişler. Diğer deyişle edindikleri bilgi ve sahip oldukları donanımlarını ferdi ve dünyevi çıkarlar uğruna heba etmemişlerdir. Zira onlar yollarımızı aydınlatan birer çıra, birer kandil ve tükenmeyen ışık membaıdırlar... ‘`Her kurşun bir çiçek devrim var kanda/şehitler ölmezler müjde Kur`an da/mazlumlar ölünce kara toprakta/açar çiçek çiçek, çiçektir şehit…`` dizelerde geçtiği gibi.

  Selam size! Ey şehit Musevi, şehit Şikaki, şehit Rantisi, Şeyh Yasin… Selam olsun tüm İslam şehitlerine. Nice erler, yiğitler gelip geçti ve geçmekte… ‘`Ser verdiler bu dava uğruna fakat sır vermediler zalime…!`` Canlarından oldular fakat canandan asla ödün vermediler. Her birisi bir cevher, bir abidedir sonradan gelenlere. Ayetin ifadesiyle sözlerinde sadık kaldılar kimileri de sırasına beklemekte. Zaten küffarın en büyük korkusu da bu çelik iradeyi, yüreği taşıyan erlerin varlığı değil midir?

  Dünyada onurlu bir yaşam, ahiretini mamur etmek isteyen inananlar; bu şahsiyetleri mi rol model almalı? Yoksa ne idüğü belirsiz zevk ve karın adına çalışan kimseleri mi? Yoksa şan şöhret için sahnelerde, alanlarda, ekranlarda  boy boy poz veren nefisperestleri mi..?

   Kalın sağlıcakla