• DOLAR 34.584
  • EURO 36.41
  • ALTIN 2936.383
  • ...

Coğrafi kayıtlarda Irak'ın kuzeyinde, İran sınırında, Süleymaniye'nin 61 km güneydoğusunda, Bağdat'ın kuzeydoğusunda bir şehir… Yani yanı başımızda ama Mars’tan ötede keşfedilmemiş bir şey(!) ama O;

Mazlum Bir Milletin kimliğidir, tarihidir. Bir Ümmetin suçudur, günahıdır, öz yetimidir! Dünyanın yüzüne çalınmış bir karasıdır, zilletidir! İnsanlığın yere düşmüş sancağıdır! Lahey’in, BM’nin, İslam Teşkilatının ellerindeki kandır Direnen Son Kale Gazze’m gibi!..

 Bütün bunlara rağmen hala Âdemoğlunun ulaşamadığı bir menzildir! Bilen demez, diyen bilmez! O davada Gâvurun(!) işi olmaz, Müslümanın gücü olmaz!

Peki, ne diyelim Halepçe’ye! 16 Mart 1988- 2024. Dile kolay tam 36 yıl geçmiş aradan ama Halepçe Dosyası hala kanıyor!

Kardeşlerim şunu diyebilir: Karabağ’da, Bosna’da, Doğu Türkistan’da.. da katliamlar oldu. Neden Halepçe?

Buralar; bizim canımız, öz kardeşimiz ama buraların bir adı, kimliği, ağlayanı vardı..  Ümmet olarak hepimizin ciğeri yandı yanıyor.. Gönüllü cihada gidenlerimiz de oldu! Daha da önemlisi buralardaki katliamları Gâvur dediğimiz insanlar yaptı. Buralar için her sözü söyledik, söylüyoruz. Her yardımı yaptık yapıyoruz. Her laneti okuduk okuyoruz.. ama Halepçe böyle mi Hakk Aşkına?

Halepçe’nin yarası; Nil ve Tuna’nın arasında akan Fırat ve Dicle gibidir; Vahyin Anakarası Basra’da buluşur...

Ağıtımızdır: “Şu Fırat’ın suyu akar serindir./ ..Daha gün Görmemiş Taze Gelindir oy oy!..”

“Ne ‘Kürt’tür bilmêr;’ cîran lawo, Xwedê tengdır (dardır) girmêr!” (Muş sözü).  Ülke desem kardeşlerime uymaz! Bir kardeş millet desem terör olur! Dil desem; düne kadar Türkiye’de kart/kurt; İran’da Persî; Irak’ta Samî; Suriye’de kimliği bile olmayan ŞEY(!) olur!.. Katliam oldu derim. “Ben, biz.. değil o..” derler! Mahabad, Zilan, Koçgiri, Palu, Ağrı, Sason, Dersim, Koçgirilerin tekrarıdır desem; “ee.. aa..  ama, fakat, lakin..” denir!   Hakikatte İkinci Hiroşima’dır diyorum! Kardeşlerim; “Hocalı, Bosna, Filipin..” çok mu farklı..” derler. Doğrudur hem de kitabın içinden ama Halepçe’m farklı!

“Dostun attığı GÜL yaralarken bini;” Halepçe’mde domdom kurşunu da değil, Hiroşima’nın dört katı kimyasal gaz atıldı.

Dahası da var: Hiroşima’ya atılan atom bombası, Büyük Şeytan Amerikalı gâvurun! İşgal ve katliam… onun mesleğidir; yakışır da “İla Cehenneme Zumerâ..” gibi! Ya Halepçe, Dersim, Mahabad, Zilanlara ne diyelim? İşte…

Kürt Meselesi, aynı zamanda bir insanlık meselesi!... Yok dedikçe beter var olur işte!

Hani kardeştik?

Elbette kardeşiz ama “kardeşiz” diyenlerin sözüyle değil! Biz, bu kardeşliğe; bizatihi Kur’an’la inandık! Muhammed(sav)’in getirdiği din ve devletle bildik, gördük, tanıdık. Fakat bu din ve devlete nice Kerbelalar yaşatıp nihayetinde Garb’a döndük!..

Sonrasında mı? Batıda olanların bin beteri bize de oldu. Muhammed Ümmeti, “Öz yurdunun garibi” oldu ama asıl kıyamet, Kürdistan’ın dört parçasında Kürtlere oldu! Nihayet Mahabad, Zilan, Dersimlere rahmet okutan Can Halepçe’m oldu!..

Halepçe neresi? Halepçeli kim?

Derde derman niyetine BM’de, Lahey’de, İslam Teşkilatında aradım durdum…   Bulamazsın ki! Halepçe Kürdistan’dır, Halepçeli Kürt’tür insanlar!

Canavar kafilesinden bu kez Saddam yöneldi o Yetimlerin diyarına! Egosunu tatmin adına kimyasal attı! Suçtu, yasaktı ama ödül için kullandı.

Canavara ödül olur mu demeyin! Dünyanın en güçlüleri, işbirlikçileriyle beraber Saddam’ı ödüllendirdi…

20 yıl sonra ceza kesildi ama beter bir canavar ve cinayete teşvik için!

Halepçe’ye ait başka şeyler de yazmak isterdim ancak yazacak bir şey yok! Herkes her şeyi biliyor ama “konuşmayın, ağlayanlar da unutur...” taktiği uygulanıyor!

Orada her şey açık ama dosyası kapalı! Asıl fail olan Saddam bile Halepçe davasında masum çıktı. Yargılananlardan Tarık Aziz; “Failin İran olduğuna ait -tabi ki yersen- iki ayrı delil(!:))” sunmuştu! Saddam, Halepçe’den değil, Duceyr katliamından suçlanarak idam edildi. Sahipsizlik ve mazlumiyet budur işte!...

Kararı veren hâkimin Kürd ve Halepçeli olması, Adl-i İlahi’nin tecellisi olsa da zalimlere ders, mazlumlara da dert olamadı Halepçe’m!

Halepçe; Kürd’e kardeşleri tarafından biçilen zehirli bir kaftandır! Giymeyeceğiz! Kin tutmayacağız ama asla unutmayacağız! Vesselam!