• DOLAR 34.66
  • EURO 36.375
  • ALTIN 2930.18
  • ...

Eskimiş olsa da bizimkileri(!?) resmettiği için değerlendirmeye değer, manidar bir konu. Maliye bakanı Berat Albayrak ve iktidar zirvelerindeki her söz ve harekette keramet arayan yazarlaradır sözüm! Nam-ı diğer Bizimkiler.. (!?)

Atılmayı bekleyen bir bakan, nihayet aklederek istifa etmiş! Saatler geçiyor, günler geçiyor… sosyal medyayı, basın yayın kuruluşlarını taradım. Bizimkiler’den tık yok! Muhalefetten koparacakları bir hataya hüküm giyilmiş!

Mizan, onur, gurur, etik… nerde? “Kendini kınayan NEFS’e AND olsun” ki, böylesi dostlar; son pişmanlıkları yaşatır ve düşman başına! El-iz’an..!

Dünün Zencileri, bu günün Beyazları olan kalemşörler; pişkinlikle -görülmediğini sanarak- doğruyu yanlışa kurban ediyor; vakayla oynuyor; gelecek hayır ve bereketlerin önüne geçiyor!

Maliye bakanı olan Berat Albayrak, aslında havlu atmış. Sayın Cumhurbaşkanı, belli ki çok rahatsız ama kurt yesin ciğerdir atılmıyor. Acı ama doğruyu demesi gereken medya ya da Bizimkiler(!)’de tık yok.

Bakanın FETÖ mekteplerindeki eğitimi; ilgi ve istidadı, jest ve mimiklerini, en ciddi mevzuları dahi izah ederken şakalaması.. ayrı bir mevzu. Niyetinin kötü olduğunu da sanmıyorum ama isabet ettirmediği; ekonomik çevrelerin pozitif enerji almadığı, her izahıyla sarsıldığı malum.

Hal buyken iktidar çevrelerinde bir yerlere ulanmış olanlar; çoğunlukla da bizimkiler(!?), başarısızlıklara dahi başarı öykülerini dizmeyi yeğlediler. Ne için böyle yaptılar bilmem ama faydadan çok zarar verdikleri açık.

4,5’tan aldığı $’ı 10 liraya yaklaştıran Bakan tuş olmuş; büzünkiler ise “devam” diyor. Eyb e, şerm e; günahtır… Aşkın gözü kör…

Ziya Paşa gibi olmasa da Gerçek Dost gibi ACI söylenmeliydi:

“Çok mukbili gördüm ki güler, içi kan ağlar,
Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın?

Ey müftehir-i devlet-i yek-rûze-i dünyâ,
Dünyâ sana mahsûs u müsellem mi sanırsın?

..En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun,
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?
(T. Bend VIII).

Bizimkiler(!) baştan doğruyu deselerdi, bakana da, onu sırtında bir kambur gibi taşıyan Reis’e de hatta Türkiye’ye de iyilik yapacaklardı ama nerdee! Belli ki adamların derdi başka! “Gemi batsa da sahile çıkaracağı ganimetlere” yeminli bir yarenler(!) güruhu..

Mesele bulunduğu yeri ve konumu koruma, kelepir ve atık kespi mi? Dost acı söyler; dokuz köyden kovulsa da! Çünkü nasıl olsa kovulacağı onuncu köyün, aslında o kovulduğu ilk köy olacağını bilir de ondan!

Reis’in bu tür dostlarla kuşatıldığı belli! Böylesi, düşman başına! Dostlarının ekseri bu tip ve motifte olan hangi babayiğit kendi hatasıyla yüzleşebilir; hangisi doğru ve yanlışlarını hakikat ve adalet terazisinde tartabilir ve hangisi nefsini kınayabilir?

“Kendini kınayan Nefs’e AND olsun!” ki bu, talihsiz ve zor bir durum!

“Vefa, değerler, dürüstlük, sadakat..” kavramları; korumasız ve acımasızca talan ediliyor. Yanlışlar tükenmedikçe doğruları denemeyen güruhlar türettik.

Hakikat vicdanımızda zincirli, cüzdanlarda muhtelif Paralel Yapılar’ın hesapları..

Mutedil çevreler, “15 Temmuz’da kim kaybetti” diye sıkça soruyor. Zannımca kaybettik, kaybetmekteyiz! Mazide başka zihniyetlerin dediğimiz suç ve günahlar artık bizim cephede.

Corona’nın sersemlettiği dünyada; ümmeti hatta milleti terk ettik.

Bireysellik zindanlarında, kozasını ören, dolabını kuran amatör mü’min yürekler; aynısını 200 yıllık tecrübeyle profesyonel yapan küfür ve şirkin şer cephesi… En acıklısı da bunların arasına sıkışmış, daha da amatör sessiz çoğunluklar, kurtuluş mücadelelerinde başta kendini yakan asıl Yerliler, bizimkiler(!?)…

Küresel kurumlar/yapılar kurulmuş, anayasalar yazılmış; yönetmelik ve tüzükler şekillenmiş… Tek kurtuluş reçetesi olan VAHY’in buyruklarına ise kulak veren yok!

“Asi, katil, cani, terör, savaş, illegal, fanatik, şeytan; şehid, medeni, çağdaş, legal, barış..” kavramlarının tümü tanımlanmışlügatlere, Felsefi Doktrinler Sözlüğü ’ne rağmen!

Sultan-ı Kainat ise “Büyük Gün için sadece mühlet veriyor”

“Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu insanlara mutlaka açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz" diye sağlam söz almıştı. Ama onlar bunu kulak ardı edip kitabı az bir dünyalıkla değiştiler. Karşılığında aldıkları ne kadar da değersiz! (Al-i İmran 187) Wesselam!