• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

PKK, 1984 yılında eylemlere başladığında, topluma çatışmalarla ilgili söyleyeceği birkaç kelamı vardı. Uzun yıllardan beri Kürtlerin öteki vatandaşlar olarak muamele görmesi, Kürtçe üzerinde oluşturulan baskılar, özellikle 12 Eylül darbesinin olumsuz etkileri ve genelde tüm Kürtlere, hasseten Diyarbakır Cezaevinde yapılan işkence seansları, yapılan saldırıların mazeretlerini teşkil edebiliyordu.

Ancak zaman içerisinde; isterseniz PKK eylemleri sonucu Batı illerine giden tabutların oluşturduğu baskı deyin, isterseniz Türkiye`nin insan haklarında yol etmesi olarak değerlendirin, Kürtler açısından bazı şeylerin değiştiği bir vaka. Sorun tamamıyla çözülmüş olmazsa dahi, Kürt dili ve kültürü önündeki birçok engel ortadan kalktı. Tutukluların eski muameleyi görmediği de malum.

Türkiye`nin Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlere reva gördüğü muamelelerin, ne denli şedid olduğu herkesçe biliniyor. 1925 Şeyh Said kıyamından sonra Kürt kadınların namuslarını korumak için uçurumlardan atladığı halk arasında anlatılır. Neşe Düzel`in Radikal Gazetesinde Selim Dindar ile yaptığı röportajı okuyan herkes, 12 Eylül sonrası Kürtlerin uğradığı mezalimi elle tutulur bir şekilde görür.

Sanki uzun süre, Türkiye var olan Kürt balonunu şişirmek ve sonucunda patlatmak için işkencelere başvurmuş. Yani bilinçli bir şekilde Kürtler PKK`ye yönlendirilip, Kürt sorununda ulaşılmak istenen sonucu almak için vatandaşlarına işkence yapmış. Yoksa ben bir Kürt olarak, yapılan bunca baskıyı ve işkenceyi gerektirecek herhangi bir neden göremiyorum. Denize düşen yılana sarılır misali, özellikle işkence yaparak, Kürtler PKK`ye yönlendirildi. Sonra da PKK`nin eylemleri sayesinde haklıyken haksız duruma düşüp, neticede istenilen kıvama gelen Kürtlerden, Kemalist bir nesil çıkarmak gibi bir niyet var.

Geldiğimiz nokta bu. Ancak son zamanlarda PKK sürdürdüğü çatışmayı halka anlatmakta zorlanıyor. Dediğimiz gibi T.C. o eski ceberut devlet değil. Kürtlere birçok hak verilmiş durumda. Zaten PKK, karpuz gibi ikiye bölünmeden yana olmadığını ikide bir söylüyor. O zaman bu savaş niye?

Aslında PKK`nin istediği birçok şey fiili olarak verilmiş durumdadır. Örneğin yerel yönetimlere sahip olan Kürtler, zaten fiili bir kısım özerkliği ellerinde bulunduruyorlar. Türkiye üniter yapıyı muhafaza adına bundan fazlasını da verecektir. Peki, alan ve satanın talepleri üç aşağı beş yukarı karşılandığı halde bu savaş neyin nesi? Son günlerde yaşanan çatışmalar ve hayatını kaybeden onlarca kişi. İki taraf arasında sıkışıp kalan halk kitlesi.

Tabi işin uluslararası boyutu olduğu için, özellikle PKK kendisini bu arenada kullanan kişi ve kurumlara göre tavır almaktadır. Yani tek başına karar alamadığı için, kendisini savaştırmak isteyen güçlere göre konum belirlemektedir. Örneğin PYD adı altında DAİŞ ile girilen savaş, onu uluslararası arenada meşru hale getirmektedir. PKK bu savaşı gönüllü olarak yürütüyor. Çünkü DAİŞ sayesinde Kürtleri İslam`dan uzaklaştırma ve bu sayede Batı`dan açık destek alma gibi kazanımları var. Bu anlamda Suriye`deki savaşın uluslararası meşruiyeti sağlanmış durumdadır

Evet, ama ortada bir soru var? PKK`nin Türkiye`de sürdürdüğü savaşın meşruiyeti nasıl sağlanacak? Bu sorunun cevabını şu şekilde vermeye çalışıyorlar. “Bizler Cumhurbaşkanı Erdoğan`a karşı savaşıyoruz.” Dikkat ederseniz PKK bütün savaşını, Erdoğan`ın askerleri ile Erdoğan`ın polislerine karşı yürütmekte olduğunu deklere ediyor. Bu şekilde İsrail ve Batı ile az buçuk bir sorun yaşayan Erdoğan üzerinden savaşına meşruiyet kazandırmak istemektedir.

Bu arada katledilen Kürt vatandaşlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın Başkan olmaması için hayata veda ediyorlar. Yerlerinden olan, dükkânları yağmalanan, mayınlarla parçalanan Kürt çocuklarının hepsi, Erdoğan`ın diktasını engellemek içindir. Bir savaşın kudsiyeti böylece tamamen yok olmuş oluyor. Kürt hakları, özerklik, özgürlük hepsi bir tarafta Cumhurbaşkanına karşı yürütülen savaş bir tarafta.

İşin garip tarafı Erdoğan muhalifleri mal bulmuş mağribi gibi bu hususta PKK`ye örtülü bir destek veriyorlar. Paralel yapı, Doğan medyası ve Kemalistler, PKK ile dirsek teması içindeler.

Zavallı Kürtler. Bunca yapı içinde gümbürtüye giden yine onlar oluyor.