ACILARI KARŞILAŞTIRMAK
Derler ki “Acıları karşılaştırmayın.” Acıların karşılaştırılması etik değildir. Ortada bir cinayet varsa, bu cinayeti emsalleri ile kıyaslamadan telin edin. Böylece yüce insani değerlere ulaşır, erdemli kişilerin arasına katılırsınız.
Şimdi baştan anlaşalım. Bir taraf karşı tarafa savaş ilan ettiyse, karşılıklı saldırılar sonucu öldürülen savaşçılara, savaş hukuku gereği kimsenin bir şey demeye hakkı yoktur. Çünkü ortada bir savaş veya çatışma vardır ve çatışmanın tabiatında düşmanını öldürme diye bir gerçek vardır.
Buraya kadar her şey normal. Normal olmayan şey savaşa taraf olmayan masum insanların kanının akıtılmasıdır. Çocuk, kadın ve yaşlıların öldürülmesi ile mabetlere sığınıp çatışmaya taraf olmayanlara kurşun sıkılmasıdır.
Bu çerçevede yaklaştığımızda, İzmir HDP İl Örgütü binasına yapılan saldırı sonucu öldürülen Deniz Poyraz eylemi, bir cinayettir.
Şunun da belirtemeden geçemeyeceğim. Benim bu cinayeti kınamaya hakkım var. Fakat başta Pervin Buldan olmak üzere hiçbir HDP veya PKK’linin bu cinayeti kınamaya hakkı yoktur.
Çünkü PKK’nin tarihi kadın-kız, çoluk-çocuk, yaşlı-genç masumların cinayetleri ile doludur. Cinayet defteri bu kadar kabarık olan PKK ve bu cinayetlerin hiç birini kınamayan HDP, kendi yandaşı olsa dahi Deniz Poyraz cinayetini kınayamaz, kınamamalıdır.
İsterseniz bu cinayetlerden biraz bahsedelim. Şırnak’ın İdil İlçesine bağlı bulunan Tepeköy’de bulunan beyaz tülbentli Kürt annesi Hediye Baştuğ, 26.06.1992 günü, PKK tarafından döşenen mayının infilak ettirilmesi sonucu hayatını kaybetti. Hem de traktörde bulunan üç çiftçi ile birlikte. Ve dahi yanlarında, daha 16’sında bir kız çocuğu olan Menice Kartal ile birlikte.
Yine aynı köyden iki Kürt annesi erzak almak için Midyat’a gitmişlerdi. Öteberi almak için gidenler, Şerife Özmen ve Emine Altuntaş idiler. Dönüş yolunda PKK minibüse pusu atmıştı. Silahlarla minibüse saldıranların kurşunlarına bu iki anne de hedef oldu. Beyaz tülbentli bu iki Kürt annesi oracıkta can verdi.
1993 yılında, bu kez Nusaybin’de Öz ailesinin kadınları hedef alınmıştı. Saldırı sonucu beyaz tülbentli Kürt anne Ayşe Öz öldü. Yanına düşen küçük kızı Fatime Öz de can verdi. 07/05/1991 tarihindeki hedef, İdil’de Karaaslan ailesi idi. Baba Sabri Karaaslan’ın yanında öldürülen yine beyaz tülbentli Kürt anne Hayriye Karaaslan’dı.
Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinin Büyükçiftlik beldesi, Susat Deresi mevkiinde, 31 Temmuz 2018'de, ilçeye yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki üs bölgesinde görevli eşi Jandarma Astsubay Çavuş Serkan Karakaya'yı ziyaret edip dönen Nurcan Karakaya'nın kullandığı aracın geçişi esnasında, militanların önceden yola tuzakladığı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu, 25 yaşındaki anne ile 11 aylık bebeği Bedirhan Karakaya hayatlarını kaybettiler.
11 aylık bebeğin katledilmesini garipsemiyoruz. Çünkü PKK’nin köy cezalandırma eylemleri sonucunda, daha kundaktaki bebelere bilerek, isteyerek ve kendi iradesi ile kurşun sıktıklarına ve anneleri ile birlikte bu masumların öldürüldüklerine, Ömerli’nin Pınarcık veya İdil’in Peçenek köylerinde şahitlik etmiştik.
Deniz Poyraz’ın katledilmesinden sonra yapılan HDP Grup Toplantısı, bir dakikalık saygı duruşu ve maktulün fotoğrafları eşliğinde açıldı. Konuşma yapan Eş Genel Başkan Pervin Buldan neler söyledi neler: “Acımız büyük, öfkemiz de. Canımızı, yoldaşımızı, partimizin emektarı Deniz Poyraz’ı alçakça katlettiler. Bizden, yaşamdan kopardılar. Karanlık tarihlerinin sayfasına bir yenisini daha eklediler. Kirli döngülerinin karanlık yüzünü bir kez daha gösterdiler. Farklılıklarımıza olan düşmanlıklarını bir kez daha sergilediler. Barış umuduna kurşun sıktılar. Halklarımızın ortak gelecek hayaline saldırdılar.”
Vay vay vay! “Dinime küfreden bari Müslüman olsa” diye bir deyiş var ya, tam da burada söylenmesi gerekir. Geleneksel Kürt aşiret çatışmalarında anneler (kadınlar), hiçbir zaman kurşunlara hedef olmadılar. Ama çatışma namusunun kirleten PKK, yüzlerce annenin kırmızı kanını beyaz tülbentlerine akıttı.
Ve bu güne kadar PKK’nin katlettiği bu beyaz tülbentli kadınlarla ilgili HDP ve türevlerinden bir kınama mesajını duymadık, okumadık. Onun için diyorum ki benim bu cinayeti kınama hakkım var ama Pervin Buldan’ın ve dahi bütün yandaşlarının bu hakkı yoktur.