Gençlik ihmale gelmez!
İslâm âlimleri her zaman bizlere, gençliğin kıymetini bilmeyi ve bu süreci iyi değerlendirip ihmal etmemeyi şiddetle tavsiye etmişlerdir. İki şey vardır ki, gidince göz kan ağlasa da bir daha geri gelmez: Gençlik ve salihlerle beraber olmak. Her şeyin bir zamanı bir miadı vardır. Zamanında yapılmayan işler, sonradan yapılsa da aslı gibi olmaz veya asıl kıymetini bulamaz. İşte insanın gençliği veya ömrü de öyle bir şeydir.
İslâm âlimlerinin büyüklerinden İmamı Rabbani hazretleri Mektubat adlı eserinde gençliğin kıymetini anlatırken şu tembihlerde bulunmaktadır:
Gençlik çağı, nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insi ve cinni şeytanların her taraftan saldırıya geçip kötü şeylere tahrik ettiği bir dönemdir. Böyle bir dönemde yapılan az bir amele pek çok sevap verilir. İhtiyarlıkta dünya şevkleri azalıp güç ve iktidarın gittiği, arzulara kavuşma imkânı kalmadığı bir zamanda pişmanlıktan, ah etmekten başka bir şey olmaz. Çoğu kimselere bu pişmanlık imkânı dahi nasip olmaz. Gerçi pişmanlık yani tevbe etmek de büyük bir nimettir, ama kimilerine bu da nasip olmaz. Çünkü o tevbeyi hep erteleye dururken eceli yetişir ve alır götürür.
Gençlik çağı, bol kazanç zamanıdır. Mert olan bu vaktin kıymetini bilip, elden kaçırmaz. İhtiyarlık herkese nasip olmaz. Nasip olsa bile rahat, elverişli vakit ele geçmez. Vakit de bulunsa, kuvvetsizlik, halsizlik zamanında, yararlı iş yapılmaz. Bugün güç kuvvet yerinde iken, hangi özürle, hangi sebeple bugünün işi yarına bırakılabilir?
Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, “Yarın yaparım diyen helak oldu, ziyan etti” buyurmuşlardır. Eğer dünya işlerini yarına bırakırsan ve bugün ahiret işlerini yaparsan, güzel olur. Fakat bunun aksini yaparsan, çok çirkin olur. Gençlik zamanında, insanı üç din düşmanı olan nefs, şeytan ve kötü arkadaşlar aldatmaya uğraşmaktadır. Bunlar karşısında, az bir ibadet pek kıymetli olur. İhtiyarlıkta yapılan, bundan kat kat fazla ibâdetlerin bu kadar kıymeti olmaz.
İnsanların, hayatları boyunca yapmaları gerekenler için en uygun zamanlar vardır. Bu vakitler dışında yapmaları çok abes olur. Mesela 30 yaşında ilkokula gidemez. Veya 60 yaşıma gelince evlenirim denmez. Okulu bitireyim, evleneyim, çoluk çocuk sahibi olayım hatta emekli olayım ondan sonra askere gideyim diyebilir mi? Ancak gaflete dalmış insanlar ahiret için yapmaları gereken şeyleri sürekli ertelemekte, daha sonra yaparım diyerek ömrünün sonuna gelmekte ve nihayet asi bir kul olarak ölüp gitmektedirler.
Yine İmamı Rabbani hazretlerinin gençlik hakkındaki şu sözleri çok önemlidir:
Gençlik döneminde nefsin arzuları, insanı kapladığı gibi, ilim öğrenilecek, ibadet yapılacak en kârlı zaman da o dönemdir. Gençlikte, şehvetin, asabiyetin kapladığı anlarda dinin bir emrini yerine getirmek, ihtiyarlıkta yapılan aynı ibadetten çok üstün ve kıymetli olur. (Hele başka mâniler de araya katılırsa, bunları dinlemeyip yapılan ibadetin sevabı o kadar çoktur ki, ancak Allahü Teâlâ bilir). Çünkü maniler karşısında ibadet yapma güçlüğü ve sıkıntısı, o ibadetlerin şanını, şerefini göklere çıkarır. Mani olmayarak, kolay yapılan ibadetler ise, çok aşağıda kalır.
Bunun içindir ki, faziletçe insanlar, meleklerden çok daha üstün olmuştur. Çünkü insan, mani`ler, zıtlıklar arasında nefsiyle mücahede ederek ibadet ediyor. Melekler ise, mani olmadan emre itaat ediyorlar. Harb zamanında askerin kıymeti artar ve muharebede ufak bir hizmetleri, sulh zamanındaki büyük gayretlerinden daha kıymetli olur. Amelin en çok kıymetli olduğu zaman, onun nefse en çok ağır geldiği zamandır.
Gençliğin arzu ve hevesleri, nefsin ve Allah düşmanı şeytanın sevdiği ve teşvik ettiği şeylerdir. Dine uygun şeyler ise, Allah`u Teâlâ`nın sevdiği ve razı olduğu şeylerdir. Allah`ın düşmanlarını sevindirip, bütün nimetleri veren, hakiki sahibi gazaba getirmek, akıllı ve zeki insanların yapacağı iş değildir. Allah`u Teâlâ, hepimize akla uygun hareketler nasip etsin. Nefsi emareye teslim olmaktan, insi ve cinni şeytanların tuzaklarına düşmekten muhafaza eylesin.