• DOLAR 34.626
  • EURO 36.702
  • ALTIN 2903.876
  • ...

Dinimizde ticari ilişkilerin temel şartı, karşılıklı rızaya ve gönül hoşnutluğuna dayalı olmasıdır. Böylece ticari akitlerde karşılıklı rızanın bulunması adeta helal kazancın ön şartı kabul edilmiş, ferdin hür iradesiyle karar vermesini engelleyen hile ve ikrah gibi rızayı sakatlayan hususlar yasaklanmış, insanlar arası ilişkilerde açıklık ve dürüstlük ilkesi getirilmiştir.

Peygamberimiz sallellahu aleyhi vesellem, hicret edip Medine'ye yerleştikten sonra, yaptığı ilk işlerden bir de Müslümanlar için müstakil bir ticaret yerini kurmasıdır. O bu müstakil ticaret merkezini kurmakla yetinmedi, aynı zamanda zaman zaman çıkıp buradaki piyasayı denetliyor, fahiş fiyatların kontrolünü de yapıyordu.

İşte böyle bir amaçla bir gün Pazar yerini dolaşırken bir tahıl satıcısının yanına vardı, elini tahıl harmanının içine daldırdı, altının ıslak olduğunu görünce bu nedir? Diye sordu. Tahıl satıcısı "ya Resulellah yağmur yağmıştı da ondan" dedi. Bunun üzerine şu meşhur sözünü söyledi: "Peki, ıslak kısmını üste koysaydın da alıcılar fark ederek alsalardı ya? Bizi aldatan bizden değildir, buyurdu." (Buhari, iman, 164)

O sallellahu aleyhi vesellem, hilekâr tüccarları bu şekilde uyarıp caydırmaya çalışırken, ticaretinde dosdoğru, dürüst, namuslu ve emin olanları da büyük bir müjdeyle onurlandırmıştır: "Dosdoğru olan tüccar, (kıyamet günü) Peygamberlerle Sıddıklarla ve şehitlerle birlikte olacaktır. Onlar ne güzel arkadaşlardır." (Tirmizi, Buyûʿ', 4; İbni Mace, Ticaret, 1)

Yine Resulüllah sallellahu aleyhi vesellem, kusurlu bir malın durumunu gizleyerek satmanın helal olmadığını, ticaretin bereketini giderdiğini ve bu şekilde hareket eden kişinin daima Allah'ın gazabı ve meleklerin laneti altında olduğunu müteaddit hadisi şeriflerinde beyan etmiştir." (Müslim, Buyu', 47)

Bu naslar ilk planda hilenin haram, kötü bir yol ve yanlış bir davranış olduğunu, dünyevi ve uhrevi bir sorumluluk doğurduğunu belirtmektedir. Aynı zamanda hilenin akitlere ve hukuki işlemlere olan etkisi hakkında da önemli ipuçları vermektedir. İslam hukukçuları, nasların hukuki ilişkilerde karşılıklı rızayı korumaya, açıklık, dürüstlük ve güveni sağlamaya yönelik ifade ve amaçlarından hareketle bilhassa muamelat hukuku alanında bir dizi tedbir ve prensip geliştirmeye çalışmışlardır.

İşte bu çalışmanın bir parçası olarak klasik fıkıh literatüründe, hangi davranış biçimlerinin hile teşkil ettiği ve akitlerde başvurulan hileli yolların akitlere ne ölçüde tesir edeceği konusunda birtakım objektif kriterlerden söz edilmiş, gerek fiili ve sözlü hileler ve gerek üçüncü şahıslar tarafından yapılanlar üzerinde ayrıntılı bir hukuk doktrini geliştirilmiştir.

Fiili hileler konusundaki tartışmanın temelini, Hz. Peygamber sallellahu aleyhi vesellemin, satılacak deve veya davarların memelerindeki sütü biriktirmeyi yasaklayan ve "musarrat hadisi" olarak bilinen açıklaması oluşturmaktadır. Bu hadise göre, böyle bir hayvanı satın alan kişi alışverişi geçerli kılma veya iade etme konusunda muhayyerlik hakkına sahiptir. (Müslim, "Buyûʿ", 11).

Bu sebeple hadisi şerifte üzerinde durulan, satılık hayvanın sütünün memede biriktirilerek çok süt veriyor gibi göstermesi meselesi fıkıh literatüründe hile konusunda örnek olay ele alınmakta ve bu özelliği taşıyan diğer hileler, mesela elbiseyi yeni göstermek için boyamak, değirmene gelen suyu çok göstermek için bir müddet hapsedip biriktirdikten sonra salıvermek gibi davranışlar da bu çerçevede değerlendirilmektedir.

Günümüzde sebze ve meyve satıcılarının, çürük ve ufak tanelilerini alta, iri ve sağlamlarını üste koyarak malını cazip hale getirmeleri, iyiyi gösterip kötüyü satmaları aynı hilenin çağdaş bir versiyonudur. Aslında bu o kimselerin iç aleminin dışa yansımasıdır. Mümin mümini aldatmaz, ona ihanet etmez, onu düşmanına teslim etmez.

Allah'u Teala, ticaretinde hile yaparak insanları aldatanları "veyl" azabı ile tehdit etmekte ve geçmişte bunu yapan "Medyen" ve "Eyke" halklarının başına ne tür azaplar getirdiğini Kur'an-ı Kerim'de açık açık beyan etmektedir. Rabbim o imtihanı yaşayanlardan eylemesin.