• DOLAR 34.592
  • EURO 36.698
  • ALTIN 2901.614
  • ...

1-Sahur bereketi: Bizim Ramazan’a has olan kültürlerimizden biri de sahurdur. Sahuru gecenin sonuna doğru yani tehir ederek yemek sünnettir. Sahurun önemiyle alakalı birçok hadisi şerif vardır. Bunlardan bazıları şöyledir: 

“Bir tas suyla da olsa sahura kalkınız zira sahurda bereket (vücutta oruca karşı bir kuvvet ve büyük ecir) vardır.” (Buhar, Müslim)

“Bizim orucumuzla kitap ehlinin orucu arasındaki fark, sahura kalkmamızdır.” (Buhari Müslim)

“Gündüz tutacağınız oruca karşı sahurla, gece kalkacağınız teheccüd namazına karşı kaylule uykusuyla yardım alarak kendinizi güçlendiriniz.” (İbni Mace, Hâkim)

Bu hadisi şerifler, sahurun önemini, vücuda olan maddi ve manevi faydalarını bildirmektedirler. Zira sahurda bereket güç depolamak vardır. O halde daha güçlü ve daha zinde bir vücutla oruç tutabilmek için sahura kalkmakla, sahurunu tehir etmekle bu sünneti ihya etmek gerekir. Sahuru kaçıranlar onun ne kadar önemli ve ne kadar elzem olduğunu daha iyi anlarlar.

2-İftar sevinci: akşam vakti girer girmez oruçlu kişinin hemen iftarını açması sünnettir. Bununla ilgili birçok hadisi şerif vardır bunlardan bazıları şöyledir:

“Allah (cc), buyurdu ki: bana kullarımın en sevgilisi, iftarını açmakta acele edendir."(kutsi hadis)

"İnsanlar iftarını acele açtıkları müddetçe hayırdan ayrılmazlar. İnsanlar iftarda acele ettikçe din hâkim olmaya devam eder. Çünkü Yahudiler ve Hıristiyanlar onu tehir ediyorlardı." (Ebu Davut)

Sahabe'den Ebu atiye diyor ki: Ben ve Mesruk Hz. Aişe'nin yanına vardık ve: "ey müminlerin annesi! Resulüllah’ın ashabından iki kişi vardır ki, hayırdan geri kalmıyorlar; biri iftarını açma ve namaza başlamada acele davranıyor; diğeri de bu ikisini tehir ediyor" dedik. Hz. Aişe: "Bunlarda acele eden kim ve tehir eden kimdir?” dedi. Biz: “Acele eden İbni Mesud, tehir eden de Ebu Musa’dır” dedik. Hz. Aişe: “Allah’ın Resulü sallellahu aleyhi vesellem, İbni Mesud gibi yapardı, dedi.” (Müslim Ebu Davut Tirmizi ve Nesei)

Bu hadisi şerifler, iftar vaktinin girmesiyle oruçlu kişinin iftarını açmakta acele davranmasının sünnet olduğunu bizlere öğretiyor. Tıpkı vaktin girmesiyle namazın vaktin evvelinde kılınması gibi! Bu her iki sünnetin gerçekleşmesi için, hurma veya su gibi hafif bir şeyle iftarını açıp namazını kıldıktan sonra asıl iftar yemeğini yemek gerekir. Bu hususla ilgili Enes'ten gelen bir hadisi şerifte şöyle buyrulmaktadır: "Allah Resulü (sav), iftar vakti girince namaz kılmadan önce birkaç hurmayla veya birkaç yudum suyla iftarını açardı." (Ebu Davut, Tirmizi)

3-İftar esnasında dua etmek: sabır ve tahammülün azaldığı bir anda duaya zaman ayırmak çok önemlidir ve erdemli kişilerin işidir. İşte bu vakitlerden biri de iftar saatidir. Bununla alakalı Allah Resulü sallellahu aleyhi vesellemden varit olmuş birçok dua vardır. İşte bunlardan bazıları:

İbni Ömer (ra) diyor ki: Allah’ın Resulü sallellahu aleyhi vesellem, iftarını açtığı zaman şöyle derdi: “Elhamdülillah susuzluk gitti, damarlar ıslandı ve ecir hâsıl oldu. Bismillah! Allah’ım! Senin için oruç tuttum, senin rızkınla iftarımı açtım, artık günahlarımı bağışla.” (Ebu Davut, Taberani)

Abdullah Bin Zübeyir de şöyle demiştir: Allah'ın peygamberi, Sad Bin Muaz’ın evinde iftarını açtı ve şöyle buyurdu: “Yanınızda oruçlular iftarlarını açtı, insanların en iyileri yemeğinizi yedi ve melekler üzerinize dua etti.” (İbni Mace)

4-Oruçlu birine iftar açtırmak: Zeyd bin Halid’den rivayet edilen bir hadisi şerifte şöyle buyrulmaktadır: “Kim bir oruçlunun iftarını açtırırsa, o oruçlunun ecrinden bir şey eksik olmaksızın ona da aynı derecede ecir vardır.” (Tirmizi, Ahmet)

Bu hadisi şerif, birçok hakikati birden akla getiriyor. Sadece oruçlu birinin iftarını açtırmakla büyük manevi mükâfatın yanı sıra aç insanların halini anlamayı, Ramazan’da cömertliğin ve sahavetin de önemini hatırlatmaktadır. Her işin kıymeti kendi zamanında daha iyi anlaşıldığı gibi, aç insanların halini anlamak da oruçluyken daha iyi anlaşılır. İşte o yüzden peygamberimiz (sav), ramazan ayı gelince insanları hayır hasenat yapmaya, cömertliğe teşvik ettiği gibi kendisi de bizzat buna güzel örnek olmuştur. Validemiz Hz. Aişe buyuruyor ki: “Ramazan ayı gelince Allah Resulü her zamankinden çok daha cömert olur ve çok daha sadaka verirdi.” (Müslim)