Çok değerli bir Konferans…
İttihad-ul Ulema’nın, Selahaddin-i Eyyubi Enstitüsü’nün katkılarıyla bu yıl 8’incisini düzenlediği Alimler buluşmasında İslam ülkelerinden birçok alim, akademisyen, hareket önderi ve yazar katıldı. Konferans geçtiğimiz hafta 30 Eylül ve 1 Ekim Pazar günü olmak üzere iki gün sürdü. Konferansın, sahabeler şehri Diyarbakır’da düzenlenmiş olması ise ayrı bir manevi atmosferi oluşturdu. Katılamasam da gün boyu Rehber TV’den canlı olarak izledim.
Bu yıl "İslami Uyanışa Rehberlik Etme" temasının öne çıktığı buluşmaya HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Dünya Âlimler Birliği Genel Sekreteri Ali Karadaği, Filistin Alimler Birliği Başkanı Dr. Nevvaf Tekruri, Dr. Ali Bulaç, Kürdistan İslami Toplum Partisi (Komel) Lideri Ali Bapir’in yanı sıra birçok profesör ve doçent ünvanlı isimler katılarak sunumlar yaptılar.
HAMAS Siyasi İşler Başkanı Halid Meşal’in de çevrimiçi online katıldığı programda ‘Ümmetin içinde bulunduğu sorunlar ve çözümü’ konuşuldu.
Yapıcıoğlu, Alem-i İslam’ın yaklaşık 200 yıldır Batı uygarlığının ve modernizmin zihinsel, kültürel ve fiili taarruzlarıyla karşı karşıya kaldığını ifade ederek Müslüman halkların kurtuluşunun ancak kendi asıllarına dönmeleriyle mümkün olabileceğini ifade etti.
Yeryüzünün imarının ve yeryüzünden istifade edilmesinin şer-i bir sorumluluk olduğunu ifade eden Karadaği ise Batı 'oku'macılığının sadece dünyayı okumak olduğunu ancak Müslümanların 'oku'masının hem dünya hem ahiret için olması gerektiğini belirtti.
Filistinli Alimler Birliği Başkanı Dr. Nevvaf Tekrûri ise, Kudüs'ü geri almak istiyorsak bunu gerçekleştirmek için Sultan Selahaddin-i fethe götüren sebepleri iyi bilmemiz gerektiğinin altını çizdi.
Daha birçok alim, akademisyen ve yazar, çok çok önemli sunumlar gerçekleştirdi. Konferansta başta Filistin olmak üzere Müslümanların zulüm gördüğü tüm İslam coğrafyaları ele alınarak çözüm önerileri sunuldu, âlimlerin rolünün önemine dair istişarelerde bulunuldu. Bu açıdan çok değerli çok çok gerekli bir buluşma oldu.
Buluşmanın sonuç bildirgesinde ise 15 maddelik çok önemli tavsiyelerde bulunuldu. Sonuç bildirgesine damga vuran en önemli madde; "Bugün hiçbir strateji, Müslümanların kanının akmasını önlemekten daha önemli değildir. Bunu önlemek, Müslümanların birlik olmasından geçer. Hiçbir mazeret, Müslümanlar arasında ihtilafları körüklemeyi meşrulaştıramaz." Denildi.
Öne çıkan bir diğer madde, Müslümanlar arasında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunu andıran büyük istişare buluşmalarının gerçekleştirilerek dünya ölçeğinde iki milyarı aşan Müslüman nüfusun sorun ve sıkıntılarına çözüm aramakla birlikte tüm insanlığı Allah’ın birliğine davet etme arzusu..
Önemine binaen özetlediğim diğer birkaç madde ise şunlar oldu:
-Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın özgürlüğüne kavuşturulabilmesinin Müslümanların bilinçlenerek birlik olmalarından geçtiği..
-Küresel güçlerin aile, kadın ve gençliğe yönelik ifsad çalışmalarına karşı alimlerin ihya çalışmalarıyla sahada olmaları gerektiği..
-Kadının hakkının verildiği tek nizamın İslam olduğu ancak kadının haklarının gaspının Müslümanların İslam'dan uzaklaşmasından kaynaklandığı...
-Önceki iki asırda Müslüman Kürt halkının siyasal haklarını gasp eden güçlerin, bugün karmaşık ideolojik yapılar üzerinden Müslüman Kürt halkının itibarına kast ederek ahlaki değerlerinin yok edilmesine karşılık siyasal hak verme vaatlerinde bulunulması çirkefliği...
Çok yerinde tespitler, uyarı ve nasihatler…
Sekiz yıldır alimlerin bir araya gelmesini sağlayarak toplumun ıslahı ve İslam aleminin içinde bulunduğu sıkıntılara dair çözüm önerilerini masaya yatıran Alimler ve Medreseler Birliği, İslam ümmetini, içinde bulunduğu girdaptan kurtarmaya yönelik çok önemli bir farkındalık ortaya koyuyor.
Bu açıdan İttihadul Ulema’nın amaç edindiği ıslah ve inşa çalışmalarıyla birlikte Müslümanları uyandırma ve bir olmaya yönelik faaliyetleri, takdir edilmeyi hak ediyor. Yanı sıra bu güzel etkinliğe İslam’a düşman zihniyetlerinin etkisiyle kara çalan kimi basın medya ve siyasi çevreler de oldu. Bu çevreler, içerisinde bulundukları bataklığı ve bu bataklığın kendilerini dünya imtihanından geçemeyerek zelil olmaya götüreceğinin farkında değiller elbet. Ancak ne zaman ki hakikati kavrama iradesi bahşedilirse ne denli kötü bir uğraş verdiklerinin farkına varacaklar. Ama her şey için çok geç olmazsa eğer…