• DOLAR 34.654
  • EURO 36.373
  • ALTIN 2928.244
  • ...

Geçtiğimiz günlerde Filistin’in Cenin kenti Kefer Dan beldesine saldıran siyonist Yahudi askerler, Abdullah Imad Ebu Hasen adlı 19 yaşındaki bir genci katletti.

Hastanede siyonist işgalcinin katlettiği şehid oğlunu bir ümit hayata döndürme çabasıyla kalp masajı yapan baba Dr. Imad Ebu Hasan’ın video görüntüleri ise yürekleri sızlattı. Morgun çekmecesine bırakılan evladını son kez seyre dalan babanın metaneti ise Allah’a teslimiyetin resmini çiziyordu.

Bu cinayet, işgalcilerin ne ilk ne de son cürmüdür.

Son yıllarda siyonistlerin Filistin topraklarında sebepsiz yere gençleri ve çocukları öldürmesinin tek sebebi sürdürdüğü işgale karşı duran halkı sindirmek ve sürgün ettirmek.

Sürekli katliamlar yaparak toprak gasp ederek konum elde eden siyonist çetelere karşı canlarını ve topraklarını korumaya çalışarak meşru müdafaa yapan Filistin halkının yaşam hallerini aklınızda bir canlandırın lütfen.

Mesela, farz edelim ki eviniz Kudüs’te Şeyh Cerrah mahallesinde ve bir akşam yan mahallede bulunan bir akrabanız ya da bir arkadaşınıza ailecek bir iki saatliğine misafirliğe gidiyorsunuz.

Dönüşte evinize gelip içeriye girecekken evinizin ışıklarının yandığını fark ediyorsunuz. Evin büyüğü, ‘unutmuş olabiliriz’ diyor ve anahtarla kapıyı açmaya çalışıyor ama anahtar kapıya uymuyor.

Ardından kapı açılıyor ve içeriden başını uzatan silahlı siyonist yerleşimci aile, kime geldiğinizi soruyor. Evimde ne işiniz var demeye kalmıyor, Yahudi yerleşimci aile, siyonist polisi arayıp gasp ettiği evinizden sizi kendilerini rahatsız ediyorsunuz diye şikayet ediyor.

Birazdan kapıya gelen işbirlikçi siyonist polis, gaspçı yerleşimciyi değil sizi ifadenizi almak üzere rejimin polis merkezine götürüyor. Taşkınlık çıkarmaya çalışmanız halinde hakkınızda idari gözaltı kararı verilerek en az altı ay olmak üzere uzatma süresi de inisiyatife bağlı bir esaret süreci başlıyor. Ancak evinizin gaspı konusunda kabul etseniz de etmesiniz de dededen babadan miras yüzyıllardır oturduğunuz bir hane-i saadetiniz yok artık…

Bir an böyle bir zulme maruz kaldığınızı düşünün; ne yapardınız?..

Siyonist rejimin amacı 1948’den buyana sürdürdükleri toprak gaspıyla Filistin’i haritadan tamamen silerek yok etmek. Bunun için de yakma yıkma, saldırı, cinayet, katliam, sürgün tüm zulümleri dört bir koldan yaparak işgali bir karış Filistin toprağı kalmayacak şekilde sürdürüyorlar.

Nitekim siyonist başı Netanyahu’nun BM’nin 78. Genel Kurulunda yaptığı konuşma esnasında gösterdiği haritada Filistin diye bir ülke yok! Netanyahu’nun gösterdiği haritada Filistinlilerin kontrolünde olan Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi, siyonist rejimin bir parçası olarak tasvir edilmiş.

29 Kasım 1947’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 181 (II) sayılı Filistin’i iki devlete bölme kararı kabul edilir edilmez 1948’de siyonist israil rejimi kuruldu. Ancak Filistin devleti aradan 76 yıl geçmesine rağmen halen kurulabilmiş değil. Nedeni ise on yıllardır sürdürülen oyalama taktiği!

Hiçbir zaman iki devletli çözümü kabul etmeyen siyonist rejim ve hamileri, on yıllardır kurguladıkları barış görüşmelerini kabul ediyormuş gibi görünerek Filistinlileri oyalıyor, dünya kamuoyunu da uyutuyorlar.

Siyonist rejimin sinsi planlarının işlemesinin tek sebebi ise kurulduğu günden bugüne ABD’nin siyonist rejimi himaye etmesi, BM’nin, yapılan insanlık dışı terörizme müdahale etmemesi ve Müslüman ülkelerin sessizliği.

Siyonistler nihai hedeflerine ulaşırken Filistinliler neden bir devlet kuramadı diye soranlar olabilir. Osmanlının zayıflayarak İngilizlerin yönetimi altına giren Filistin topraklarının 1947’de iki devletli çözümün çıkarıldığı BM kararı üzerine Filistin devleti kurdurarak destek çıkan bir Müslüman ülkenin çıkmaması olarak cevaplanabilir. Üstelik, ne acıdır ki; siyonist israilin kuruluşundan çok değil 10 ay sonra Türkiye Cumhuriyetini yöneten CHP’li Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün tek parti iktidarı, siyonist israil’i tanıyarak büyük bir ihanete imza atmıştır.

Burada sorgulanması gereken; iki devletli çözüm mutabakatlarında hakem rolü üstlenen ABD’nin siyonist israil’in Filistin’in işgalini her anlamda neden destekleyebildiği? Ve geçmişte Osmanlının bir eyaleti olan Filistin topraklarının tapularının Türkiye’de olmasına rağmen Filistin’in devletleşme sürecinde rol oynayamaması ve himayedarlıkta bulunamaması…

Asıl soru ise şu; Amerika, siyonist zulme desteğini 75 yıldır açıktan verirken, Sultan Abdülhamid’in mirası Türkiye, kendinden bir parça hissettiği Filistin’e yönelik bu zulmü sonlandırmak için daha kaç zaman bekleyeceği?