• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Her ne kadar İmam Hatipler medreselere alternatif ve rejim ile uyumlu, bayram ve cenaze namazını kıldıracak adam yetiştirmek için açılmışsa da zaman içerisinde mütedeyyin halkımızın sahiplenmesiyle, kadrolarının gayretiyle laik, baskıcı sistemin tezgâhına çomak sokmayı başarmıştır. Nihayet 28 Şubat kararları ile İmam Hatiplerin kolu bacağı budanıp kalbi çalışamaz hale getirildi.

Kalbi FETÖ ile beyni YAŞ ile çalışan 28 Şubat’ın tetikçiliğini dönemin hükümeti ve Mesut Yılmaz yapmıştır.

O gün gemiyi hem kemirip delen hem de ilk terk eden de FETÖ olmuştu.

Bugün de artık yalpaladığına kanaat edilen “gemiyi” gâh göbeğinden gâh kuyruğundan gâh uçkurundan Washington’a, Tel Aviv’e, Brüksel’e bağlı kimi silahlı-silahsız, cübbeli-cübbesiz adamlar terk etmeye hazırlanıyorlar.

Gâh iç gâh dış muhabereye tetikçilik yapan bu tür adamların nereye nasıl çalıştıklarını anlamak bazen zorlaşıyor. Kime güvenip bu kadar cüretkâr olduklarına şaşarsınız. Normalde İmam Hatiplere söz edildi mi yer yerinden oynar ve “en büyük imam hatipli” yeri göğü inletirdi. Oysa tüm imam hatiplileri birkaç ateist, deist ve sapkın üzerinden aynı kefeye koyup itham eden kerameti cübbesinden menkul zatları cübbesinin koruduğuna inanmak çok zor ve akılla bağdaşmaz elbet.

FETÖ, kısmen de olsa Kur’an ve sünnetten beslenmiş, bir ön donanım ve bilinçte olan kimselerin kendisine gelmesini istemezdi. Zira bunları mankurtlaştırmak mümkün olmayabilirdi. Ancak sıfır hazır bulunmuşluk ile gelene her türlü sapkın görüşü din diye yutturabilir ve halkını uçaklarla, tank ve toplarla bombalatabilirdiniz. O nedenle dindar halkımızın öncelikli tercihi olan İmam Hatiplere vurdurulan kilidi perçinleyerek kendi okullarına gidecek kapıları sonuna kadar açtı ve orta okuldan itibaren çocukları ailelerinden ve meskun şehirlerinden kopararak hedefine ulaştı.

Biliniz ki bugün de İmam Hatiplere atılan her çamur benzer gerekçelerle yapılmaktadır. “İngiliz markalı” cübbesini Müslüman halkın çocuklarına yediremeyince pardon! giydiremeyince çareyi itibarsızlaştırmaya dönük iftiralarda arayanlar bilsinler ki halkımız, İslami eğitim talebini kısmen de olsa karşılayan İmam Hatiplerin kapanmasına asla müsaade etmez.

Elbette her kurum, camia, cemaat, tarikat, parti ve topluluktan sapık ve fasık kişiler çıkabilir. Sıfır sorunlu insan yetiştiren bir kurum-sistem henüz icad edilmedi, edilemeyecek. Karısını öldüren polis üzerinden tüm emniyet; çocuklarını öldüren imam üzerinden tüm diyanet; ayyaş hakim üzerinden tüm adliye; kimi tecavüzcü siyasetçiler üzerinden tüm partiler suçlanamaz ve karalanamaz. Ve tabi ki kimi “gafil” cübbeliler üzerinden cübbenin ve cübbelilerin ihtiramına laf edilemez.

Bahçede gördüğü bir-iki çürük elma üzerinden bahçenin tüm elmaları çürüktür diyene “daha önce yediğiniz elmaları ağzınızla yemediniz de kulağınızla mı yediniz” demekten başka cevap bulamıyorum.

Tabii ki bağınıza bahçenize dadanmış “kabuklu-kabuksuz, gizli-açık, bilinen-bilinmeyen” haşereler olabilir ve kimi meyveleri çürütebilir. Bu durumda çözüm bağı-bahçeyi kökünden kazıyıp bozmaktan mı geçer yoksa bahçeye dadanan haşereyi yok etmekten mi? Bu durumda bağı bahçeyi bozmayı ve kökünü kazımayı salık verenler eğer cahil değilse ancak hain ve müfsittirler.

Ayrıca; basitlik, komiklik, hafiflik, hafif meşreplik, yalakalık, yatkınlık cübbe ile örtülecek kadar basit kusurlar değildir.