• DOLAR 34.599
  • EURO 36.159
  • ALTIN 3000.29
  • ...

Günlerdir Azeri ve Ermeniler arasında sıcak bir çatışmaya dönüşen Dağlık Karabağ’da Rusya’nın arabuluculuğunda ateşkes sağlandı. Bu, savaş ve sorunu bitirecek nihai bir ateşkes ve antlaşma değil, insani manadaki bir ateşkestir. Ateşkesle, her iki taraf da ellerindeki esirleri takas etme ve çatışma bölgelerinde kalan cenazelerini alma imkânına kavuşacaklar. Böylece her iki taraf da net kayıplarını öğrenmiş olacaklar. Tabi son anda farklı bir durum gerçekleşmezse…

Her savaş ve çatışmada taraflar moral ve psikolojik üstünlüğü kaybetmemek için kayıplarını olabildiğince az göstermek ve düşmana verdiği kayıpları fazla göstermeye çalışırlar. Bu çatışmada da aynı durum söz konusu oldu. Ama bağımsız kaynaklarca açıklanan rakamlar, medyaya yansıyan görüntü ve bilgiler Azerbaycan ordusunun daha üstün olduğu ve bazı bölgeleri Ermeni işgalinden kurtardığı yönünde. Anlaşılan o ki Azerbaycan, işgal altındaki topraklarını unutmadı ve buraları işgalden kurtarmak için çalıştı, azmetti. Türkiye ile geliştirdikleri ilişkiler, Türkiye’nin savunma alanındaki başarısı, Suriye ve Libya sahasında kazanmış olduğu tecrübelere paralel olarak Azeri ordusu da bundan nasibini almış.

Ortak tatbikatlar, askeri danışmanlık adı altında ve farklı görevlerle Türk subaylarının Azeri subaylara eğitim vermesi, Azeri ordusunu bilgi ve teknik noktada ileriye taşımış. Özellikle Türkiye menşeli İHA ve SİHA’lar Ermenilerin korkulu rüyası olurken, Azeri ordusunun işini kolaylaştırmış.

1992’de Rusya ve batı ülkelerinden silah, eğitim ve destek alan Ermeni ordusu, kısa bir sürede Özerk Dağlık Karabağ’ı işgal etmekle kalmadı, Karabağ’ın Azerbaycan ile olan irtibatını kesmek için de Azerbaycan topraklarına ait yedi bölgeyi daha işgal etti.

Ağır silahlarla ve ordu düzeninde savaşan Ermeni ordusu karşısında tutunamayan Azerbaycan, topraklarının yüzde yirmisini kaybetti. O dönem Azerbaycan cumhurbaşkanı ve yetkililerinin tüm istek ve çağrılarına rağmen Türkiye’den askeri destek alamadı, yaralı ve sivillerin taşınması için helikopter isteği de karşılıksız kaldı. O dönem Ermenileri pervasız kılan da bu tablo idi.

Ermeniler işgal ettikleri bölgelerde demografik yapıyı kendi lehlerine çevirmek için Hocalı ve farklı yerlerde sivillere yönelik katliam yaptı. Azeri kayıtlarına göre bir milyon, uluslararası kaynaklara göre ise altı yüz bin insan buradan göç etti. Bu göç edenler arasında bölgenin asli unsuru ve yerleşik halkı olan yüz bini aşkın Kürt de vardı. Çoğunluğu Bakü olmak üzere farklı noktalara göç eden Kürtler kimliksiz ve hamisiz bir şekilde yaşam mücadelesi veriyorlar. Ne Ermenistan ne Azerbaycan ne de uluslararası camia ‘Kürt’ kelimesini kullanmadı. Yapılan bütün müzakere ve yazılı belgelerde Kürt kimliğinden ve mağduriyetlerine değinilmedi. Kayıtlarda yerine göre Azeri ya da Ermeni nüfusuna dahil edildi. Bu da ayrı bir zulüm ve ayrı bir garabet…

Karabağ bölgesi, Azeriler, Kürtler ve Ermenilerin yaşadığı bir bölgedir. Uluslararası hukuk ve BM’e göre Azerbaycan toprağıdır, İslam toprağıdır. Burada fiili bir işgal vardır. Kendi topraklarından sürülmüş ve topraklarına geri dönmeyi bekleyen bir milyonu aşkın mülteci var. Yapılacak, yapılması gereken bellidir. Bu işgal durumu devam ettiği müddetçe bölgede barış ve huzurun gerçekleşmesi mümkün değildir. Bölge, farklı güçlerin vekâlet savaşlarını yürüttüğü bir alan haline gelmeden, büyük kayıplar verilmeden, sorunun diplomasiyle çözülmesi coğrafyamızın hassaten Azerbaycan ve Ermenistan’ın menfaatinedir. İnşallah bu gerçekleşir…