• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), kuruluş belgesi Roma Statüsü olan, savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım suçları ve saldırı suçlarına bakan uluslararası bir mahkemedir. 1 Temmuz 2002 tarihinde kurulmuş ve 11 Mart 2003 tarihinde çalışmaya başlamıştır. Mahkeme binası "Ev Sahipliği Anlaşması" yaptığı Hollanda'nın Lahey kentinde bulunmaktadır.

15 Nisan 2015 tarihi itibarıyla 139 devlet tarafından imzalanmış ve 123 devlet tarafından onaylanmıştır.

UCM sadece kişileri yargılayabilir. Devletleri yargılama yetkisine sahip değildir. Yargılanacak kişinin taraf ülke vatandaşı olması gerekir.

Taraf ülkelerin devlet sınırları içinde veya bir taraf ülke vatandaşı tarafından işlenen Anlaşma'da belirtilen suçlar UCM yetkisindedir. Taraf olmayan ülkeler de Mahkeme'yi belirli bir suç için yetkilendirebilir.

UCM normal koşullar altında ulusal mahkemelerin yetkilerini devralamaz. Antlaşma'da "tamamlayıcılık ilkesi" temeldir. Ulusal mahkemelerin kendi vatandaşlarını veya yüksek makamlardaki sanık adaylarını yargılamak istememesi, iç çatışmalar nedeniyle çökmüş olan yargı sistemi gibi durumlarda UCM devreye girebilir. (wikipedia.org)

UCM’nin kurulmuş olması insanlık adına bir kazanım, savaşlarda işlenebilecek suçları önleme açısından olumlu bir adım oldu. Savaş da olsa taraflar arasında bir hukuk çerçevesinde gerçekleşmelidir. Bunun dışına çıkan kim olursa olsun yargılanmalı ve gereken cezaya çarptırılmalıydı.

Temel sıkıntı, UCM, böylesine hayırlı bir işi nasıl yapacaktı, dünyanın emperyalistlerinden hesap soracak bir mekanizmanın çalışmasını kim ve kimler sağlayacaktı? Dünyanın her tarafında savaş suçu işleyen ABD gibi güçlerden hesap sorulabilecek miydi? Esas zor olan nokta buydu. 

ABD, UCM'nin kurulmasını destekledi ancak UCM'nin Amerikalı yetkilileri ve Amerikan vatandaşlarını mahkemenin yargı yetkisi dışında tutacak bir mahkeme olması için çaba harcadı.

31 Aralık 2000’de imzaladıkları Roma Statüsü'nden 6 Mayıs 2002’de imzalarını geri çektiler. ABD, İkili Dokunulmazlık Anlaşmaları imzalayarak, UCM'yi destekleyen müttefiklere yaptırımlar öngören yasalar çıkararak; BM Güvenlik Konseyi'nde barış güçlerinde görevli Amerikalıları UCM'nin yargı yetkisi dışında tutacak girişimleri yoluyla hep UCM'yi sabote etmeye çalıştı. 

ABD, suçluluk psikolojisinden dolayı uluslararası arenada kendisine dokunulmazlık zırhı ihdas etmeye çalıştı. Bunu da hep kabadayı edasıyla yapmaya çalıştı. Amerikan askerlerini kurtarmak için ABD'nin her türlü önlemi alabileceğine dair hükümler içerdiği için "La Haye'yi Basma Yasası" olarak da anılan Amerikan Askeri Personelini Koruma Yasası’nı 2 Ağustos 2002'de çıkarttı. Buna göre ülkeler, ABD ile İkili Dokunulmazlık Anlaşması imzalamazlarsa bu ülkelere yapılan askeri yardımlar askıya alınacak. Bu yardımlardan mahrum kalmamak için bir kısım ülke ABD ile İkili Dokunulmazlık Anlaşması imzalamak zoruna kaldı.

UCM’nin ABD’nin Afganistan’da mazlum halkı katletmesi, ülkede kaos ve savaş çıkartması, işlemiş olduğu savaş suçlarını soruşturma isteğine karşın hukukla bağdaşmayan bir adım daha atıldı. Trump, ABD'nin rızası olmadan ABD askeri personelini soruşturma ve yargılama eyleminde doğrudan yer alan UCM yetkililerine yönelik ekonomik yaptırımlar getirilmesinin önünü açan kararnameyi alelacele imzaladı.

Böylece, ABD, bütün dünyaya bir kez daha ‘kimse beni yargılayamaz, ancak ben yargılarım’ demiş oldu. Bunu sadece ABD değil, bütün emperyalistler yapmaktadır.

Irak işgali sırasında savaş suçu işlemekle yargılanan İngiliz askerlerine karşı İngiltere’de açılan davalar yakın zamanda düşürüldü. 500’den fazla kurbanın kimliği tespit edilmesine, en az 200 kişinin yargısız infaz sonucu katledildiği ortaya çıkmasına rağmen askerlere yönelik davalardan biri hariç tümü reddedilerek, savaş suçları örtbas edildi.

Dünyada ABD dâhil bütün emperyalistlerden hesap soracak adil ve güçlü bir mekanizma kurulmadığı müddetçe bu tür durumlara daha çok şahit olacağız.