Büyük Dönüş ancak direnişle gerçekleşir.
Acı, talan, işgal, katliam, muhacerat ve yağmanın adı.
Bir halkın topyekûn topraklarında, vatanlarında katliamlara uğraması ve topyekûn sürgün ve zorunlu göçe zorlanması.
Büyük Felaket, Nekbe.
70 yıldır dinmeyen acı.
İhanet, bölünmüşlük ve tefrikayla adım adım gelen felaket.
70 yıl önce 15 Mayıs 1945`te Filistin topraklarında Siyonist devletin ilan edildiği gün.
Bu Felaket Günü, tüm Filistin ve ümmet nezdinde Nekbe, Felaket Günü olarak kabul edildi.
Nekbe, Nekbe olarak kalmadı. Beraberinde başka felaketleri getirmeye devam etti. Filistin toprakları adım adım işgale uğradı. Kudüs ve Mescid-i Aksa elimizden gitti. Kudüs elden gidince birlik ve beraberliğimiz dağıldı, ümmet olarak topyekûn acı ve yenilgiyi tattık. O gün bugündür rahat yüzü görmedik.
Nekbe gününden 28 yıl sonra Siyonist israil, 30 Mart 1976`da Filistin Celile bölgesinde Filistinlilere ait binlerce dönüm araziye el koydu. Bunun üzerine Filistin halkı bu işgal ve gaspı protesto etmek üzere genel greve gitti ve gösteriler düzenledi.
Siyonistler, olaylara çok sert müdahale etti. 6 Filistinli şehit olurken binlerce kişi de yaralandı.
Siyonistlerin bu barbarlığı ve sınır tanımaz zulmünü protesto etmek için her yıl 30 Mart günü ‘Toprak Günü` ve ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü` olarak anılmakta, büyük çapta gösteri ve işgal altındaki Filistin topraklarında yürüyüşler yapılmaktadır.
İki gün önce yanı 30 Mart`ta bu olayın yıldönümünde başta Gazze olmak üzere tüm Filistin topraklarında gösteri ve yürüyüşler yapıldı. İşgal altındaki toprakların sınırında çadırlar kuruldu. Bu protesto ve gösteriler Nekbe Günü olan 15 Mayıs`a kadar devam edecekti. Tamamen silahsız, kadın ve çocukların yoğunlukta olduğu kitlelere Siyonistler tıynetleri gereği gerçek mermilerle müdahalede bulundu. Olaylarda şu ana kadar yirmi kişi şehit olurken bin yedi yüz yaralı var.
Bu olay, Siyonistlerin ne kadar vahşi ve barbar, aynı zamanda ne kadar korkak olduğunun göstergesidir. Dünyadan, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlardan tek ses çıkmaması siyonizmin kimlerden cesaret aldığını göstermektedir. Tamamen sivil, kadın ve çocukların da içinde olduğu topluluğa gerçek mermilerle saldırmak ancak Siyonistlerin yapacağı iştir.
Kudüs ve Mescid-i Aksa`nın işgalden kurtarılması, özgürlüğe kavuşması özelde Filistinlilerin genelde ise tüm ümmetin boynuna borçtur. İşgal ve talan, katliam ve cinayetler; salt sözle, kınamakla değil, direniş ve sahada siyonizme geri adım attıracak adımlarla sona erecektir.