Guta`nın feryadı bizi de yakmadan...
‘Melhame-i Kübra gününde Müslümanların merkezi Şam şehrinde "Guta" denilen yerdedir. O gün Müslümanların menzillerinin en hayırlısı orasıdır.` Ravi: Hz. Ebud Derda (R.A.)
‘...Şam'da bir zamanlar ilim tahsil etmiş ve yeryüzünün her bir köşesinden gelip onu ziyaret etmiş olan herkese...
Guta bölgesi şu an yanıyor!
Rus Putin, yeryüzünde ne Hülagu, ne Timur, ne de bir başka tağutun yapmadığını şu an Guta'da yapıyor.
Biz dünya hükümetlerinden hiç bir şey beklemiyoruz. Zira onların hepsi de bu suç ve katliama ortaktırlar... Guta'da sadece sizden bir isteğimiz var:
Guta'da şu an olan bitenin bir soykırım savaşı olduğunu anlayın, etrafınızdakilere de anlatın ve tüm dünyada bunun anlaşılması için bir kamuoyu oluşturun. Burada yaşananlar sadece bir devrimin bastırılması ya da muhaliflere yönelik bir savaş değil. Aksine bu Hitler'in dahi bir benzerini Yahudilere yapmadığı bir soykırım savaşı.
Şam'ın da, Guta'nın da sizin üzerinizde hakkı vardır. Hem de çok büyük bir hak... Haklara güzel bir riayet ise imandandır…` (Suriyeli alim Muhammed Mucir El Hatip)
...
Altı yıldır devam eden Suriye iç savaşı hem Suriye halkından, hem ümmet olarak hem de insanlık olarak bizlerden çok şeyler alıp götürdü.
Milyonlarca Suriyeli evlerini barklarını terk ederek muhacir oldu. Bir ekmeğe, bir yudum suya muhtaç hale geldi.
Yüzbinlerce masum insan hayatını kaybetti, yüzbinlercesi yaralandı. Yüzbinlerce aile dağıldı. Aynı aileden şahısların her biri dünyanın bir köşesinde acılarıyla baş başa yaşam mücadelesi veriyor.
Musibeti tatmayan, bir kor misali acı düşmeyen tek hane kalmadı. Acıyla dağlanmayan bir tek yürek kalmadı. Herkes acıyı iliklerine kadar hissetti ve hissetmeye devam edecek gibi.
İslam`ın kadim şehirleri olan Şam, Halep ve diğer Suriye şehir ve beldeleri bir viraneye döndü. Yerin altı üstünden, üstü altından beter hale geldi.
Savaş bitse bile savaş enkazının kaldırılması, ülkenin tekrar yaşanır hale gelmesi, yeraltı ve yerüstü hizmetlerinin düzene girmesi için yıllara ve yüz milyarlarca dolara ihtiyaç olacak.
Maddi olarak kendini toparlasa bile zihinlerde yaşatmış olduğu acı ve travmalar, manevi çöküntü ve ahlaki erozyon nesiller boyu devam edecek.
Suriye halkının yaşadığı manevi çöküntü ve ahlaki yozlaşmanın aynısını ümmet olarak yaşamaktayız.
Allah ve Resulü`nün istediği, iman ve akidemizin gerektirdiği düzeyde olmasa da bir ümmet ve kardeşlik bilincimiz vardı. Bir mü`minin canı yansa içimiz yanardı. ‘Mü`minler kardeştir` ilahi düsturunu sıkılmadan, hayâ etmeden her yerde haykırırdık. Zulme karşı, emperyalizm ve siyonizme karşı bir araya gelir, kahrolsun israil, kahrolsun Amerika, derdik. Meydanlarda, protestolarda, direniş saflarında birlikte hareket edilirdi.
Ne yazık ki Suriye savaşıyla bu tabloyu arar olduk. Birlikteliğimiz yara aldı, ümmet yapısında çatlaklar, kırılmalar, çöküntü ve kopmalar yaşandı. Cemaat, mezhep, meşrep, ulusal devlet reflekslerimiz ümmet şuur ve refleksimizin önüne geçti. İman kalemizde gedikler açıldı.
Altı yıldır Baas rejiminin abluka ve kuşatması altında olan Guta, ‘muhaliflerle savaş` adı altında Esed ve Rus zalimlerinin acımasız bombardımanı altında inim inim inlemekte. Masum kadın ve çocukların, mamasız kalan bebelerin feryatları arş-ı alayı inletmekte. Yapılan zulüm ve katliamlar, bizi insanlığımızdan utanır hale getirdi. Acizliğimiz, çaresizliğimiz, menfaat ve maslahatlarımız uğruna olanlara kulaklarımızı tıkamış, gözlerimizi kapatmışız. Betonların altında çıkan bebe cesetlerine alıştık, zamanla kanıksadık maalesef.
Hiçbir kazanç ve maslahat Allah`ın emirlerinin, Resulünün sünnetinin ve kardeşliğimizin önüne geçemez, geçmemelidir. Hiçbir gerekçe ve bahane -savaşın da bir kuralı bir hukuku ve ahlakı vardır- mazlumların tepesine tonlarca bomba bırakmayı, kanlarını akıtmayı mubah kılmaz. Allah`ın rızası ve yardımı bu şekilde kazanılmaz.
Allah`ın rıza ve hoşnutluğu olmayan bir işte velev ki maddi kazanımlar olsa da ne insanlığa, ne ümmete, kim olursa olsun ne de yapana bir hayır ve bereketi yoktur.
Guta mazlumlarının feryat ve yardım nidaları bizi yakmadan ümmetçe harekete geçelim…