• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Gündemden hiç düşmeyen ve her gün mutlaka haberlere konu olan sorunlarımızdan biri de “Başıboş Köpekler” sorunudur.

Son sayımlara göre on milyona ulaşan sayı, kontrolsüzlüğün en büyük göstergesi olsa gerek.

Hep ABD veya Avrupa’yı örnek gösterenler, aslında olması gerekeni talep ederek bir umut besliyorlar bu sorunun çözümüne dair.

Peki, oralarda bu meselenin çözümü nasıl oluyormuş diye baktığımızda gördüğümüz manzara nedir?

Sokaklarda başıboş köpek yok, tüm köpekler sahipli ve kayıtlı.

Hele yasaklı Pitbul cinsi köpekler tamamen cezaî müeyyide gerektiren hayvanlardır.

Sokakta başıboş bir köpek görüldüğünde bu ülkelerde yetkili kuruluşlar hemen onu toplama merkezine alır.

Bakımı yapılır ve yetkili kurum belli bir süre içinde sahiplenilmesi için çağrıda bulunur.

Sahiplenilse kısırlaştırılıp verilir; sahiplenilmediğinde ise uyutulur.

“Can” olmadığı için değil, öncelik “insan”dır diye.

Bir halk sağlığı sorunu olan bu mesele beraberinde birçok sorunu da getirmektedir:

Sokaklar köpeklerin dışkısı ile dolduğundan, bilimsel veriler doğrultusunda hem toprağın hem de insanın bunda sağlık açısından etkilendiğini görmekteyiz.

Zira köpek dışkısı toprağı verimsizleştirip öldürüyor.

Isırma vakalarının çokluğu, son dönemde “Kuduz aşısına” olan ihtiyacı artırdığı açıktır.

Sokak güvenliğinin hele gece ve tenha yerlerde gittikçe azalması, herkesin şikâyeti olmuş.

Aileler kimi yerlerde parklara kimi yerlerde de evlerinin önüne çocuklarını çıkaramaz olduğundan çocuklar evlere tıkılıp kalmışlar.

Her gün yapılan onlarca saldırılar karşısında mevcut yasanın gölgesine sığınıp şikayetçi olunan köpekler, en fazla belediyelerce alınıp on gün sonra aynı yere bırakılıyor: Yasa böyleymiş diye.

Sonrası düşünülmeden kontrolsüz bir şekilde et ve benzeri gıdalar ve kemiklerle beslenme yoluna gidilen başıboş köpekler, bu şekildeki beslenmeyi görmediklerinde eli poşetli insanlara saldırmaktan çekinmiyorlar.

Bu çeşit köpek seviciliğinin halka zarar veren bir girişim olduğunu düşünemiyorlar galiba.

Köpek maması alınması, bundan geçinenlerin ve gittikçe büyüyen sektörün gücünün iktidarı pasifize etmesi de gözlerden kaçmıyor.

Alınan mamaların köşe ve sokak başlarına rastgele dökülmesi ise bir başka sorumsuzluğu beraberinde getirmiştir.

Dolayısıyla köpeklerin harici destek ve takviye sonucu fıtri özelliklerinin saldırganlık yönü ağır basar oldu.

Başta ailelerinin yanında da olsa çocuklara saldırmaları, büyüklerden çekinmemeleri haberlere sıklıkla konu oluyor.

Soruna bu yaklaşımla katkıda bulunanlar sayesinde, çeteler halinde grup grup gezen bu başıboş köpek sürüleri artık üniversitelerde, iş yerlerinde, lokantalarda, istasyonlarda, otobüs duraklarında yattıklarını, uzandıklarını, ansızın saldırdıklarını ve alan hakimiyeti savaşları verdiklerini gözlemliyoruz.

Buna çözüm getirme noktasında seçimden önce bir gelişme beklemiyorum.

Seçim sonrasında ise galiba beklenti çıtasının yükselmesi yani daha çok saldırının olması, daha çok çocuğun öldürülmesi/yaralanması veya mağdurun oluşması, insanların sokaklarda hayvanlara saldırması ve protestoların çoğalması bekleniyor galiba.

Bu ise kaos ve sokak terörünün diğer bir adıdır.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları