ÇOCUKLARIMIZI ISIRAN KÖPEKLER(Mİ?)
Dün bir haber sitesinde, bir bayanın feryadını izledim. Videodaki bayanın 14 yaşındaki oğlu yakın zamanda sokak köpeklerinin saldırısına uğramış. Anladığım kadarıyla oğlu yürüyerek gitsin diye okula yakın bir sitede oturuyormuş. Fakat köpeklerin saldırısı giderek arttığı için oğlu ve çevredeki çocuklar evlerinden çıkamıyormuş. Adeta ağlarcasına yetkili tüm kurumları aramış. Köpek severlerin baskısından dolayı hiçbir şey yapamıyorlarmış. İlgili tüm kurumları mahkemeye verecekmiş.
Evinde köpek beslediğini yani bir hayvansever olduğunu açıklayan bu kadının feryadını şimdiye dek tüm feryatlarda olduğu gibi hiçbir kurum veya kişi duymayacak. Hatta suçlayacaklar.
Kadının tespitlerinden biri, insanların sürekli köpekleri bir şeylerle besleyerek onları beklentiye sokmaları, herkesten bu ilgiyi görmeyince de saldırgan olmalarıydı. Köpek popülasyonunun şehir içinde gittikçe artması bu himayeci davranıştan dolayıymış.
*
Yine geçen ayki haberlerden birinde, Sarıyer’de sabah namazına giden aynı yaşlarda iki delikanlıyı köpeklerin kovalaması görüntüleri ve ailelerinin şikayetlerini izledim.
Bu tür haberleri sosyal medyada veya üçüncü sayfa haberlerinde sıkça görüyor ve okuyoruz. “Yine sokak köpekleri birini ısırmış” deyip geçerken bir de bakıyorsun ki benim gibi olay oğlunuzun başına gelmiş.
Benim de aynı yaşlardaki oğlum, öğle namazı için sitede marketin olduğu çıkıştan çıkıyordu. Henüz site içinde iken 4 adet köpeğin çıkış kapısı önünde, saldırısına uğruyor. Siyah olan köpek sol ayağının arkasında diz kapağı hizasını ısırıyor. İzler olduğu gibi belirgin ve görünür. İşte olduğum için hemen eve gelmek zorunda kaldım. Hastaneye götürdüm ve prosedürü uyguladılar. Her ne kadar dişler ete girmemişse de her ihtimale karşı dört adet kuduz iğnesi yapılması gerekiyormuş. Birini yaptılar. Tarihler verdiler ve bugün itibarıyla üçüncüsünü inşallah yapacağız.
Doktora, köpek ısırmasından dolayı günde kaç vaka muayene ettiğini sordum. Bakıp duraksadı ve “Bu konuda bilgi veremem” dedi, konuşmaktan kaçındı.
Yukarıda bahsettiğim kadının videosunu izlerken zannedersem onu anlayan nadir kimselerden biri de benim.
Site yönetimine durumu anlattım. Meğer bizim olaydan önce aynı siyah köpek, yöneticiye saldırmış da görevliler onu zor kurtarmış. Bunun üzerine site içindeki köpekleri dışarı atacakken yan blokta oturan bir kadın, resimlerini çekip polise bildirmiş. Polis elindeki resimlerle site görevlilerini tespit edip bir daha olması halinde yedi bin küsur ceza yazacağından dem vurmuş. Yönetici, buna rağmen bir defa belediyenin köpekleri toplayıp toplayıp götürdüğünü ve on gün sonra tekrar bıraktığını söyledi. “Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Hangi kapıyı çaldıksa çözüm vermiyorlar.” dedi.
Bu durumda bu konuda mağdur olan herkese mağduriyeti kâr kalıyor. Demek ki yetkililere ve kanuna göre köpekler, insanlardan daha değerlidir. Yapabileceğimiz tek şey acaba bu konuda duyarlı olması gerekenleri ve buna engel olan köpek severler, umarım ciddi zarar vermeden şöyle güzel bir ısırışla ısırılırlar da bizler de anlaşılırız.
Halbuki yapılması gerekenler çok basit:
-Köpekleri telef etmek değil, sokaklardan sürekli olacak şekilde barınaklara almak. Böylelikle “Sokak Köpeği” diye bir kavramı ortadan kaldırmak.
Hayvanseverlik, insan severliğin önüne geçtiği an şimdiki sorunlar devam eder. Zira hayvanlar, insanları himaye etmez. İnsanlar hayvanları himaye eder. Bu bilincin, duygusallıktan uzak bir şekilde yayılması dileğiyle…