• DOLAR 34.55
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3006.52
  • ...

Ne yapabiliriz Kudüs için, Mescid-i Aksa için, Gazze için, Filistin için, çocuklar için, kadınlar için, gözlerimizin önünde bombalanan mazlumlar için…

Sakın küçümsemeyin boykotun gücünü, hele de duanın…

Kalbiniz ile aklınız arasını ayırmayın.

Birleştirin bu ikiliyi, yüreğinize bir aşk üçgeninin ateşi düşsün Kudüs, Aksa ve Gazze adına.

Bir el versin eliniz, bir slogan atsın diliniz, dik duruversin beliniz.

Bir avuçtan dua yükselsin, dudaklardan aminler, eşlik etsin melekler.

Yeryüzü çalkalanıyor, gökyüzünü sakin mi sandın?

Meleklerin fısıltısı, semanın öfkesi…

Peki ya biz aciz miyiz?

Duanın gökleri titreten mazlumiyetini, infakın bereketini, protestoların harekete geçiren gücünü, sosyal medyadan dünyaya yayılan gerçeklerin etkisini hatırladık mı?

Atılan her mesaj, açılan her tag, işgalciye vurulan bir yumruktur.

Ellerimiz, bileğimiz ve onların gücünde sözlerimiz var.

Ulaşabildiğimiz her fert ve ulaşabildiğimiz her insan, Kudüs’ün kapsama alanına girmelidir.

“Demir Kubbe” misali, duyarsız her kalbi saran zırhı yıkmalı, bu zulmü anlatmalıyız.

Kalem sahibi herkes yazmalı, her çizer çizmeli, her kanal yaymalı, her Müslüman elinden geleni ardına koymamalı.

Magazin dünyasının yerli ve yabancıları dahil her duyarlı yürek eşlik ediyorsa Filistin’e, kalbinde İslam adına olmasa da insaniyet adına merhamet taşıyanlar uyandırılmalı.

Ki adil bir savaş değil bu.

Normal bir zulüm değil bu.

Siyonist’in elinde son teknoloji ve en gelişmiş silahlar ile ABD ve AB’nin şımartılmış desteğiyle korkak bir terör devleti; karşısında kısıtlı imkanlar ve dünyadan alınamayan destekle mazlum bir coğrafya…

Tek silahları Kudüs aşkı, Mescid-i Aksa aşkı, Filistin aşkı…

Tek silahları bu aşkın gölgesindeki imanları.

Tek silahları Müslümanların duaları.

Tek silahları desteğimiz ve boykot.

Verilen her kuruş, yapılan her dua, uygulanan her boykot ve duyarlı her sosyal medya mesajı; Filistin’i yeniden ihyadır.

Bu şuur ve bilinci elimizden almaya çalışan her söz boştur.

Kutsalı Kudüs olmayanların “çevresini kutsal gördükleri” yerleri mutlaka vardır.

Bu meyandaki her yaklaşım şeytanın fısıltısı ve sağdan yaklaşmasıdır.

Bu salgın sürecinde safları sıklaştıramıyorsak da şeytana değil, meleklere yer açalım.

Rahmanî ordulara kalbimizi ordugâh kılalım.

Gözlerimiz yan yana dizilmiş mazlum çocukların ve kadınların cenazeleriyle ıslanmalı.

Gazze’ye düşen her füze, yüreklere düşmeli.

Her ateş yürekleri yakmalı.

Yıkılan her ev kendi evimiz olmalı ki; yürekler yeşersin, evler yeniden ihya edilsin.

Her organımızı ateş bassın, her hücremiz aynı acıyı ve endişeyi yaşasın.

Bu duyarlılık ne mesafe tanısın ne de ayrılığı bilsin.

Devletleri ve yöneticilerini aktifleştirsin ki, harekete geçirsin.

Yekvücut olmanın, dayanışmanın, madde ve manada bütünleşmenin somut haline gökyüzü eşlik ederken işgalci titresin gördüklerine, şahit olduklarına.

Zulüm gittikçe artarken birdenbire çöküşü beraberinde getirirse şaşmamak gerek.

Kendinizi küçük görmeyin.

Duanızı küçümsemeyin.

Boykottan vazgeçmeyin.

Demişler ya: “Mazlumun ahı, indirir şahı.”

İnanıyoruz, üstünüz.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları