Vermenin Lezzeti!
Kıymetli okuyucu!
Bu ayın ruhuna uygun olan amellerin başında Kur’an-ı Kerim tilaveti, teravih ve bedeni yetilere oruç tutturmak olsa da tamamlayıcı olan en büyük amel, MAL İLE İYİLİK yapmaktır.
Özü itibarıyla Ramazan’ı ve amellerini maldan vermekle taçlandırmaktır.
Zengin olup vermeyi ummak değil, fakirken/elinde az olarak bulunandan vermektir.
Malın seni yoldan çıkarmasına fırsat vermeden, senin malını yoldan çıkartman lazım.
İhtiyacın olduğu halde vermeyi nefsine kabul ettirmen, iyiliğin ötesi yani kardeşini kendine tercihtir.
İsar; bunun adı/markası olduğundan her nefsin yapabileceği bir girişim değildir.
Allah katında çok kaliteli ve değeri yüksek bir ameldir.
Değerli okuyucu!
Orucumuzu taçlandırmanın adı olan Allah için vermenin ve muhtaçları sevindirmenin niyeti kadar, bu ayda olmasının bereketi, diğer zamanlara göre katbekattır.
Dünyevi bakış açısıyla kazancın olduğu yerde fırsatı kaçırmak akıl kârı olmasa da uhrevi bakış açısı farklıdır.
Çok maldan vermeyi değil, bir lokma da olsa “verme” fiilini esas alır.
Bazen bir lokma, hazineler dolusu maldan daha fazla gelir getirir Allah nazarında.
Tebük’te ufak şahsi bir eşyasıyla ameli kabul olunanlar defterine yazılan Ulbe’nin ulaştığı zirveyi düşünmek gerek.
Bu ayın fıtır sadakaları orucumuzu tamir eden rahmet nazarlarıdır, biliyoruz.
Ruhumuzu ve hayatımızı tamir eden infak esaslı, zekât kaynaklı, sadaka ruhlu verişlerin beraberinde getireceği ilahi yükselişler, çekici tekliflerdir.
Bu tekliflerin rüzgarına kapılan bir cömertlik mevsimi yaşıyoruz.
Henüz fırsatlar elimizden çıkmadan ve pişmanlık rüzgârı ruhumuza üflenmeden ha gayret…
Verilen her şey azalmayı beraberinde getirirken infak adlı iyilik harekâtı, verdikçe artmayı beraberinde getiriyor.
Verdikçe artan heyecan, verdikçe artan iyilik, verdikçe artan yakınlık, verdikçe temizlenen mal verdikçe artmaya gökleri şahit kılar.
Sevgili Okuyucu!
“Elimle vermek istiyorum” güvensizliğinden, “adıma verin” güvenine yükselmiş UMUT KERVANI VAKFI’nın bu yıl UGANDA’ya kadar varan elleri, sizin ellerinizdir.
Avrupa’da faaliyet göstermesine rağmen nerede bir muhtaç varsa yanında olmayı hedefleyen İHO-EBRAR VE AVRUPA YETİM ELİ yardım hareketleri, katma değeri yüksek hareketlerdir.
Merkezi Diyarbakır’da olan YETİMLER VAKFI ise adeta bir anne bir baba sıcaklığında kucak kucak kucaklıyor yetimleri.
Muhtaçlara, yetimlere, ilim arzusu ile dolu öğrenciler ve hafızlara yapılacak sevgi ve muhabbet girişimlerinin aracıları olan bu kurumların gönüllülerine, fedakarlıklarına, kendi ihtiyaçlarını öteleyip bu ihtiyaçları önceleyen gayretlerine şahit olmuş biri olarak bu fırsat ayının fırsatlarını kaçırmamak gerektiğine inanıyorum.
Sizinle gelip elimle vermek istiyorum diyen kardeşimizin 4-5 aile yardımı sonrası gözleri yaşlı, araçtan inmesine şahit olan Umut Kervanı Vakfı görevlisinin tesbiti: “Adam, dayanamadı, gözleri yaşlı bir halde “Tamam, artık inandım. Kalbim daha fazlasını kaldıramıyor. Sizin en güzelini yapacağınıza inanıyorum.” dedi ve araçtan inip ağlayarak uzaklaştı.”
İyilik, ruha dokunan bir harekettir.
Enerjisini; vermenin lezzetinden alır bu hareket.
Azı çok, çoğu bereketli kılar.
Elleri vermeye alınca insanların; kalpleri güler, içleri güler ve dışa yansır.
İçi de dışı da bir olmak bu olsa gerek.
Vermenin lezzetini alanlara ne mutlu…