Diyelim ki bu operasyonlar bitti, kim kazanacak?
Bu operasyonlar nereye kadar sürecek, daha da önemlisi sonunda kim kazanacak?
Şu anda tartışmasız kaybeden taraf halktır, Kürt halkıdır. Sadece bugün değil bütün zamanlarda kaybeden hep Kürt halkı olmuştur.
Biz bugüne gelelim ve önce PKK cenahını bazı sorularla tahlil etmeye çalışalım.
PKK niçin böyle bir yola başvurmuştur?
Günümüz dünyasının neresinde sokaklara hendek kazılarak şehirlerin ele geçirildiği görülmüş?
Bir örgüt sokakları hendeklerle kapattığı için, çukurlar açıp patlayıcılar yerleştirdiği için hangi devlet o şehirden, o ilçeden vaz geçmiştir? Hangi devlet şehirleri böyle yapanlara teslim edip bırakıp gitmiştir?
Daha da önemlisi? PKK kırsalı tamamen ele geçirdikten sonra şimdi sıra şehirlere geldi düşüncesiyle mi böyle yapmıştır? Hâlbuki kırsalda çok büyük bir darbe yiyip binlerce kayıp verdikten sonra şehirlere inmiştir.
Peki, niçin böyle yaptı, niçin birden şehirlere, ilçe merkezlerine indi? Çaresizlikten mi, gideceği bir yer kalmadığı için mi?
Belki bu soruların bir tek cevabı yoktur. Türkiye dışındaki Rajova ve Kobani gibi yerlerde koalisyon güçlerinin desteğiyle elde edilen güçten yararlanmak suretiyle bu işe girişmiş olabilir.
7 Hazirandan bu yana ülke içi ve dışındaki kırsalda en büyük darbeyi yemesine rağmen Suriye`de ulaştığı bu gücü Türkiye`deki gücüyle birleştirmeyi uygun gördüğü söylenebilir
PYD kimliğiyle DAEŞ`e karşı yürütülen mücadele bahanesiyle başta ABD olmak üzere Avrupa nezdinde yeniden meşruiyet kazandığı hatta açık destek aldığı herkesçe malumdur.
7 Haziran seçimlerinde kendilerinin dahi hayal edemediği bir temsil gücüne ulaştıkları halde niçin bu istikamette yürümemiş ve kendileri açısından hezimet sayılacak hendekçiliğe girişmişlerdir?
Şu anda göründüğü kadarıyla beklenmedik olağanüstü bir şey olmazsa Türkiye içinde PKK kaybetmektedir.
Kısa bir zaman diliminde önce kırsalda sonra şehirlerde beş bin civarında elemanını öldürtmüştür. Büyük oranda silah stoklarını, sığınaklarını ve lojistik desteğini kaybetmiştir.
Her şeyden önemlisi büyük çapta halk desteğini kaybetmiştir. Defalarca ayaklanma çağrısı yaptığı halde kendisine oy veren halkı bile arkasında bulamamıştır.
Peki, her şey bu kadar açıkken PKK hâlâ neyi hedeflemekte, uzun vadede ne gibi hesapları var?
Dikkat ettiyseniz PKK sık sık her evden mutlaka bir cenaze çıkmasını dile getirmektedir.
Özellikle şu ana kadar kendisini desteklemeyen veya biraz uzak duran dindar kesimden zoraki de olsa eleman temin etme yoluna gitmiş, çocuklarını zoraki dağa kaldırmıştır.
Ve son operasyonlarda hep bu çocukları ileri sürmüş ve öldürtmüştür.
Hedef, devletle kan davası olmayan bir tek Kürt ailesi kalmasın.
Bunun yanında harabeye dönmüş büyük ilçe merkezleri, delik deşik olmuş evler, kullanılamaz hale gelmiş eşyalar. Suriyeli göçmen manzaralarını aratmayan göç dalgaları.
Böyle olunca PKK`nin ne kaybedip ne kazandığını da uzun vadede göreceğiz.
Fakat bu işin birinci ve her daim kaybedeninin Kürt halkı olduğu asla tartışılmaz.
Gelelim devlet cenahına, iktidar tarafına.
PKK`nin kırsaldan şehirlere ciddi anlamda eleman kaydırması, şehir ve ilçe merkezlerinin kısa sürede silah deposu haline getirilmesi, tahkim edilmesi ve sayısız patlayıcının yerleştirilmesi bu iktidarın çözüm süreci dediği ve özellikle çatışmasızlık döneminde vuku bulmuştur.
Siz buna ister gaflet deyin, ister iyi niyet deyin, ister peş peşe yapılan seçim ortamının hatırı deyin, bu işin öncelikli vebali çözüm sürecini yürütenlerin omuzundadır. Ve halk bunun hesabını bir gün mutlaka soracaktır.
Özellikle bu süreci bizzat yürütmekle olan kişi ve kişilerin bölgedeki Müslümanlara olan soğuk ve mesafeli ve hatta düşmanca duruşu, HDPKK çevrelerine olan aşkı ve işin püf noktasını oluşturmaktadır..
Bu noktanın üzeri örtülmemeli, geriye dönülerek sorumlulardan hesap sorulmalı, hiç olmazsa bugünden itibaren bu görevden el çektirilmelidir.
Kısacası bu işin kaybedenlerinden biri de devlettir, iktidardır.
Viraneye dönmüş kentleri yeniden imar etmesi, evlerinden göç eden insanların yeniden evlerine dönmesi, bitme noktasına gelen ticaretin ve iş hayatının yeniden ayağa kalkması, eğitimin yeniden başlaması ve telafisi ne kadar zaman alır bilemeyiz.
Fakat onurlarıyla oynanan insanların onurları iade edilebilir mi, oluşturulan bunca düşmanlık ve soğukluk ne kadar zamanda giderilebilir, devlet bunlar için neler yapabilir veya yapamaz, ileride göreceğiz.