Allah’tan ki benim istediğim olmamış
Hiç böyle düşündüğünüz, böyle dediğiniz olur mu?
Geçmişte ısrarla bazı şeylerin olmasını istediğiniz halde o şeyin olmadığı için bugün Allah’a şükrettiğiniz olur mu?
“Allah’tan ki olmamış, bugün bakıyorum da eğer benim dediğim gerçekleşseymiş benim için hiç de hayırlı olmazmış…”
Yani sadece yaşadığımız şu günler için, sadece bugün sahip olduğumuz nimetler için değil, geriye dönerek ta baştan beri nail olduğumuz nimetler için de Allah’a şükretmekten söz ediyorum.
Hani hikayenin sonunda Yusuf Aleyhisselam Rabbine şükrünü dile getirirken ta baştan başlayarak nimetlerini sayıyor ya…
Firavuna gitmekle görevlendirilen Musa Aleyhisselam hani Rabbinden “Rabbim, göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimdeki tutukluluğu kaldır ki sözüm anlaşılsın, kardeşim Harun’u yardımcı ver…” diye birtakım isteklerde bulunduğunda Rabbi onu kabul ettiği gibi ta baştan verdiği nimetleri hatırlatıyor ya. Kendisini ezelde seçkin kıldığını, daha doğmadan annesine vahyettiğini, korkmadan emzirmesini, icabında bir sepete koyup nehre bırakmasını…”
Aynen bu şekilde Müslüman geriye dönerek Allah’ın kendi üzerindeki nimetlerini görmesi gerekmez mi?
Hem sadece verdiklerini değil, kulun kendisinin ısrarla istemesine rağmen Allah’ın vermediklerinin de kendisinin hayrına büyük bir nimet olduğunu anlamalı değil mi?
Dün üniversiteye yerleştirme sonuçları açıklandığında çevremdeki gençlere baktım, tam elli yıl öncesine gittim. Dedim elhamdülillah Rabbim bana lüzumsuz fazla puan nasip etmemiş, belki o günkü aklıma kalsaydı ıvır zıvır fakülteleri tercih ederdim.
Muhterem bir dostum söylemişti; Mehmet hocam, Allah Teala birtakım kullarını fakirlikle koruması altına alır, bir kısım kullarını biraz düşük zeka ile korumasına alır, bazı kullarını hafif çirkinlikle, fiziki yönden eksikliklerle korumasına alır, böylece Müslümanca bir hayat tarzını seçmesine vesile olur dedi.
Sonra bütün bunların örneklerini verdi;
“Bak şu delikanlıya, güzel bir Müslüman. Bunun bir kardeşi vardı, gözleri fıldır fıldır dönen, zeka fışkıran biriydi, tercih ettiği okullar ve çevresiyle birlikte kaybolup gitti…”
Siz bu örneklere zenginlikle azıp tuğyan edenleri, fiziki güzelliği ve endamıyla yoldan çıkanları ilave edebilirsiniz.
Yani demek istiyoruz ki, Rabbimiz bize her zaman vererek değil vermeyerek de lütufta bulunur.