Yeter, artık bizi bizden dinleyeceksiniz!
Firavunların en dikkat çekici özelliklerinden biri, karşısındakilerin kim olduğunu kendisinin tanımlaması, onları susturarak kimlik ibrazında bulunmalarına müsaade etmemesi ve böylece mahkum sandalyesinden kaldırmamasıdır.
Bu yüzdendir ki bütün firavunlara göre Musalar bozguncudur, teröristtir, haindir.
“Firavun dedi ki bırakın beni de şu Musa’yı öldüreyim, Tanrısına yalvarsın bakalım (kurtulabilecek mi). Çünkü sizin dininizi değiştirmesinden veya yurdunuzda bozgunculuk çıkarmasından korkuyorum!” (40/26)
Rahman olan Allah insanı yarattı, ona beyanı öğretti, meramını anlatmayı, muhatabına kim olduğunu ifade etme hakkını verdi.
Bir insanın en kutsal haklarının başında birinci ağızdan kim olduğunu ifade etme, kendisini tanımlama hakkı gelmektedir.
Yine bir insana yapılan zulüm ve haksızlıkların başında kendisinin üçüncü şahıslar tarafından tanımlanıyor olması gelmektedir.
Aynı zamanda bu demektir ki, bir insanın kim olduğunu öncelikle bizzat kendisinden dinlemek adaletli olmanın başında gelmektedir.
Öyle ama tarih boyunca başta peygamberler ve onlara iman edenler bu haktan mahrum bırakılmaya çalışılmıştır, Hz. Ömer (r.a) Müslüman olduktan sonra bunu bütün bir Mekke’ye ilan etmek istemiş; “Mekke’nin en geveze adamı kimdir?” diye sormuş, bir an önce yayılmasını istemiş, falandır diye göstermişler adamı. Hz. Ömer o adamı tutmuş ve yüksek bir sesle kelimei şehadet getirmiş, “ben Müslüman oldum” demiş. Daha Hz. Ömer’in sözü biter bitmez adam “Ey ahali, Ömer sabii olmuş!” diye bağırmaya başlamış.
Yani biliyoruz, hiç kimse bizi kendi ismimizle çağırmayacaktır. Ama olsun, hiç olmazsa biz böyle haykıracağız ya.
Hem sadece ismimizi değil, düşüncelerimizi, inandıklarımızı, neler yapmak istediklerimizi artık birinci ağızdan dinleyeceksiniz,
Daha da önemlisi, son kırk yılda bölgede oynanan ne kadar şeytani oyun varsa onların gerçek mahiyetlerini ortaya koyacaktır.
Birileri şunu çok iyi bilmelidir ki bu camianın muhteşem bir hafızası ve mükemmel mi mükemmel bir arşivi vardır. Bugünden itibaren nice karanlıklar aydınlığa kavuşacak, yanlış bilinen nice gerçekler ortaya konulacaktır. Nicelerinin gerçek kimlikleri ve yüzleri faş edilecektir.
Hepsinden güzel olacağına inandığımız bir başka şey de bütün bu kötülüklerin kalkmasıyla bu ülkenin doğusundaki ve batısındaki Müslümanların birbirlerini daha samimi bir şekilde kucaklayacak olmalarıdır.
Bugün koparılmaya çalışılan fırtınanın asıl sebeplerinden birisi de budur ve bunun geri dönüşü de yoktur.
Unutulmasın ki söz konusu olan camia, binlerce mensubu İslam davası için aynı anda zindanlara atılan ve hepsi de istisnasız işkencelere uğrayan bir camiadır.