Önce Bi Söndürelim, Sonra Dövüşürüz!
Diyorum ki, önce şu yangınları bir söndürelim sonra kavgamıza kaldığımız yerden devam ederiz.
Ne acı, ne ürkütücü bir manzara! Yangınlarla yarışırcasına aynı anda yoğun bir kavga da sürüp gidiyor.
En azından yangınların içimizi kararttığı kadar sanal âlemdeki toplumsal boğuşma da ufkumuzu karartıyor. Maalesef siyasiler bu kavgada kimseden geri kalmadıkları gibi bol bol malzeme üretmektedirler.
Halbuki yangına karşı insanın fıtri bir özelliği vardır; bir yangınla, yükselen bir alevle karşılaştığı an derhal onu söndürmeye çalışır, böyle yapılması gerektiğini sonradan öğrenmemiştir, yaratılışında bu vardır.
İnanıyoruz, şu anda yangına şahit olan ve ulaşabilen herkes söndürmek için canla başla çırpınıyordur, Allah yardımcıları olsun.
Fakat aynı anda önemli bir kesim de acımasız bir kavga yürütmekte. Sanki her biri ormanda yanmakta olan bir dalı eline geçirmiş karşısındakine saldırıyor.
Kimler mi bu insafsız kavgayı sürdürenler? Her kesimden var. İktidar yanlıları yönetimdekilere halel gelmemesi için karşılarına aldıkları herkesi vatana ve devlete ihanet ithamından tutun da söz konusu yangınları bizzat başlattıklarını ısrarla sürdürüyorlar. Delil olarak kullanabilecekleri en ufak şeyi değerlendiriyorlar.
Muhalif cephenin insafsız kavgacıları da yangınları bulunmaz bir fırsat olarak görüyor, ülkenin karşı karşıya bulunduğu pandemi, sel felâketi, kuraklık ve ekonomik krize ekleyerek mevcut iktidarı bu yönle alaşağı edebilme ümidiyle saldırdıkça saldırıyor.
Bu yönüyle ülke apayrı bir felâket yaşıyor. Halbuki bizim aklımızın erdiği bir çok felâkette ülke insanı kavgaları bir tarafa bırakır yekvücut olurdu.
Ne olur, her şeyi bir tarafa bırakarak fıtratın sesine kulak verelim ve yangınları söndürmeye yoğunlaşalım. Korkmayın, yangınlar sönünce kavga edecek bir şey kalmaz zannetmeyin, o kadar çok kavga malzememiz var ki.