• DOLAR 34.591
  • EURO 36.388
  • ALTIN 2934.445
  • ...

“Ne haber senin takımdan, şampiyon olabilecek misiniz?”
Futbolla çokça ilgilenenler arasında duymaya alışkın olduğumuz bu sorunun yine aynı şekilde duymaya alışkın olduğumuz bir cevabı vardır.
“Abi, tek umudumuz karşı tarafın mağlubiyeti, şimdi oturduk onların puan kaybetmesini bekliyoruz…”

Basit bir dünyadan örnek verdiğim için bağışlayın, aslında hayatın bütün alanlarında beklentilerimizin başında gelmektedir:
Rakiplerimizin hatasına kilitlenmek, onların yapacağı bir hatayı yakalayabilmek, kıracakları bir potu kaçırmamak için gözlerimizi dört açmak, adeta pusuya yatmak veya didik didik aramak.
Bireysel hayatımızda, ticaretimizde, düşünce dünyamızda hatta dini hayatımızda eğer birilerini rakip olarak karşımıza almışsak onları kolay yoldan mağlup edebilmek için onların hatalarına kilitleniriz, yakalayınca da asla affetmeyiz, köpürttükçe köpürtürüz, özür dilerim tepe tepe kullanırız.

Bireysel dünyamız neyse de hata değerlendirmek şu siyaset âleminin vazgeçilmez bir kuralı gibi işlemektedir. Hatta rakibimizde yakaladığımız hatasını düdüğe koyup üflememek bir anlamda enayilik sayılır.
Diyeceksiniz ki, yapmayalım mı? Mademki rakibimizin infiale sebep olacak bir durumunu tespit ettiğimizde bunu değerlendirmeyecek miyiz, kamuoyuna açıklamayacak mıyız?
Unutmayalım, “hata” dedik, hatadan söz ediyoruz. Hata, rakibimizde daimi olarak bulunan bir şey değil, rakibimizin kimliğini, düşünce yapısını oluşturan bir özelliği değil, o an için kendisinden sadır olan arızi bir durumdur.
Siz mücadelenizi onun bu hatasının üzerine bina ederseniz, sadece oradan vurmaya çalışır, yüklendikçe yüklenirseniz bu bir erdem değildir.
İşin bir başka yönü de bir takım hatalar, falsolar vardır ki, siz de biliyorsunuz rakibiniz bunu yapmaz, devreye birileri girmiş demektir, provoke dünyası bambaşkadır, oraya girersek çıkamayız.

Peki, ne yapacağız? Her şeyden önce davamızı, iddialarımızı haklılık üzerine bina edeceğiz, yapmak istediğimizin doğru olduğunu ispat edeceğiz.
Bir de davamızın hak olması gerektiği gibi usulümüzün de doğru olmasına dikkat edeceğiz.
Bu arada söz konusu hatanın bizden sadır olmamasına dikkat edeceğiz, toplumsal bir eylemde hata yapması muhtemel olanlara dikkat edeceğiz.

Mücadelede erdemli olan bir başka gerçek; Rakiplerimizi aniden zuhur eden hatalarıyla değil asıl yanlışlarıyla, kimliklerinin bir parçası olan yanlışlarıyla değerlendirip yargılayacağız, insanımıza anlatacağız.
Unutmayalım, rakiplerimizin hatalarını kullanarak alacağımız mesafe hem uzun olmaz hem de çoğu zaman bıkkınlık yapar.