Türkiye Allah ile barışmak istiyorsa... Veya Hilafeti konuşmak
“Büyük Türkiye” olma düşüncesi son zamanlarda bu ülke insanının gündemine iyice oturmuş durumda.
Biz Müslümanlar olarak büyüklüğü izzetle, aziz olmakla ifade ederiz. İzzet ise tamamen Aziz olan Allah’ın katındadır. “Kim izzet istiyorsa bilmelidir ki izzet tamamen Allah’a aittir...”(35/10)
Özellikle bundan önce Allah’ın Dini ile aziz olmuş bir millet için bu konu bittecrübe sabittir, uzun uzun izaha hiç gerek yok, çok nettir.
“Türkiye Allah ile barışmak istiyorsa” sözümüzün devamı olsa gerek öyle değil mi? Yani şu anda, insanlarının tamamını söz konusu etmesek de bir asra yakındır bu devlet Allah Teala’yı gazaba getiren bir pozisyondadır. Çünkü bu devlet O’nu bırakmış veya geri plana atmış, dayatılan bir dine, bir puta boyun eğmiştir.
Son yazılarımda ısrarla dile getirdiğim gibi bu ülkede Allah’ı gazaba getiren en büyük cürüm ve cinayet Kemalist tapınmadır. Hem sadece belirli sınırlar içindeki Türkiye için değil, çok büyük bir coğrafya için böyledir.
Dolayısıyla “Büyük Türkiye”nin önündeki en büyük engel Resmi ideoloji tapınmasıdır.
Gelelim Hilafet konusuna. Her ne kadar birileri Ayasofya’dan sonra acaba gündemde Hilafet mi var dese de biz o düşünceyle değil “Büyük Türkiye”nin pratikteki anlamının Hilafetten başka bir şey olmadığı içindir.
Evet, müsaadenizle bundan sonra biraz da Hilafeti konuşalım.
Öncelikle bu konuda hamaseti bir tarafa bırakalım. “Hilafetin bayrağı nerede yere düşmüşse yine oradan kalkacağı” düşüncesine hiç katılmıyorum. Zira Allah (c.c.) asla bir ulusa mahkum ve mecbur değildir. Hem söyleyin; Hilafetin sancağı nerede düşmüştür de bir daha aynı yerden ayağa kalkmıştır, Şam’dan mı, Bağdat’tan mı, Endülüs’ten mi?
Biz Hilafetin Türkiye’de ayağa kalkmasını istiyorsak bu hamasi düşünceden değil, şu anda fiili olarak zaten bu görevi yapmakta olduğu için, yani Ümmetin ve mazlumların gözünü çevirdiği içindir. Veya şöyle söyleyelim; ister beğenin ister beğenmeyin şu anda fiili olarak Hilafet merkezi konumundadır.
Ve bunun önündeki yegâne pranga, dayatılan Kemalist İdeolojidir.
Ve yine unutmayalım ki Kürtlerin dahil olmadığı bir Hilafet muhaldir. Zaten bu birlikteliği Kemalizm bozmuştur. Kemalist ideolojinin kalktığı an Allah’ın izniyle bu büyük coğrafya bir birini kucaklayacaktır.
Bir daha tekrar edelim; bunu bize devlet dayatmıştır, kaldıracak olan da devlettir.
Türkiye devleti bu prangayı çözemeyecekse, bundan sonraki yoluna Müslüman olmayan Türk kökenli bir Bulgaristan bir Macaristan, bir Moldovya olarak devam etmeye hazır olsun.