• DOLAR 34.611
  • EURO 36.366
  • ALTIN 2920.817
  • ...

Kadın başından def etmek için beş altı tane köpek yavrusunu bir çuvala koymuş, ağzını bağlamış uzaklara götürüp atmak için bir araç bekliyordu. Bir saat sonra yavruların hepsi de havasızlıktan ölmüşlerdi. Çocukluk yıllarımda şahit olduğum bu vahşeti hiç unutmadım ve günlerce ağlamıştım. Bunun dışında sokağımızda o günlerde ölen bir çok köpeğin de aynı kadın tarafından zehirlendiğini öğrenmiştik.

O günden itibaren benim gözümde o kadın  “Cehennem zebanisi bir cadı” olmuştu, asla ve asla sevememiştim.

Fakat o da ne? Aradan bir yıl geçmemişti, kadın öyle bir değişmişti ki. Mahallenin köpekleri ve kedileri hep onun kapısındaydı, zannedersem eline geçen bütün parasını süt ve yoğurda veriyor ve onları besliyor, hayvanların doyduğunu görmeden başlarından ayrılmıyordu. Başkaları farkında mıydı bilmem, kadının yüzü de değişivermiş bir başka güzellik gelmişti veya belki de ben öyle görüyordum.

Değişimden söz açıldığında buna benzer bir kaç sahne gelir gözümün önüne, çok net ve berrak bir değişim. Daha başka bir deyişle; cennet ve cehennem kadar değişim. Zaten değişim dediğin de böyle olmalı değil mi?

Gerçi bunun aksi istikamette de, yani cennetten cehenneme doğru da insanoğlu değişimler geçirir. Daha çok yoksulluktan zenginliğe, zayıflıktan güçlülüğe doğru seyrettiği zamanlarda olur bu tür kötü değişimler. Kur’anî ifadeyle; insan kendini müstağni gördükçe azıp tuğyan eder.

Yaşadığımız şu son korona imtihanı bunun tam zıddı, insanoğluna haddini bildiren bir sınavdı. Buna bir de Ramazanı eklerseniz değişimin zirve yapması, bizi cennete doğru götürmesi gereken değişikliklerin gerçekleşmesi gereken bir dönem olması gerekmez miydi?

Başta merhamet duygularının gelişmesi, cömertlik damarlarının açılması, başkalarını daha çok düşünme ve onların yerine kendimizi koyabilme yeteneklerinin gelişmesi anlamında ne gibi değişimlere uğradık acaba?

Yavru köpekleri insafsızca öldüren o kadındaki değişim gibi birilerinin farkına varabileceği kadar değişimlerimiz olmalı değil mi?

Toplumun değişimini yazıp konuşmak yerine kendi kendimize; “sende bir değişim var mı?” diye sormamız gerekmez mi?