• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Vakit ilerledikçe bu İstanbul Sözleşmesinin ne büyük ihanetler içerdiği bir bir ortaya çıkacak, sonunda İstanbul’u kaybetmekten daha korkunç bir uçuruma doğru gidildiği anlaşılacaktır. Bakalım böyle bir durum karşısında sözleşmeyi imzalayan iktidar ne yapacak, onları iktidara getirenler ne yapacak.

Düşünebiliyor musunuz? İsimlerini ve işledikleri iğrençlikleri dile getirmekten haya ettiğimiz sapkın güruhlar, insanlığın yüz karası iğrenç mahluklar, dünyanın en güçlü İslam ülkesi konumunda olmakla öğünen Türkiye’de İslam’a ve Müslümanlara meydan okuyor, söz konusu bu İstanbul Sözleşmesinden aldığı güç ve cesaretle İslam’ı mahkum etmeye yelteniyor.

İslam’ın ve Kur’an’ın hükmünü duyurmaktan ibaret olan hutbesinde söz konusu iğrençlikleri eleştirdiği için bunların örgütlenmiş müptezel temsilcileri tarafından Diyanet İşleri Başkanı mahkum edilmeye kalkışılıyor.

Bunun bir adım sonrası bütün camilerin, imamların, alimlerin ve Kur’an’ın susturulmaya kalkışılması demektir. Yani güçleri yettiği takdirde kendi şerefsizliklerini eleştiren herkesi bu sözleşmeyle susturacaklar.

Evet, İstanbul Sözleşmesi demek Diyar-ı İslam’da Kur’an’ın susturulması, Müslümanların en iğrenç mahluklara boyun eğdirilmesi demektir.

İstanbul Sözleşmesi demek nikahın, temiz aile yuvasının yuvasız sefihler ve zinakârlar karşısında mahkum edilmesi demektir.

İstanbul Sözleşmesi demek iffet ve hayanın mahkum, rezillerin baş tacı edilmesi demektir.

Ne oluyoruz beyler? Kâfir bir ülkeyle bizim bilmediğimiz bir savaş yapıldı ve kaybedildi de bunun diyetini mi ödüyoruz?

Bu ülke nikahsızlara, azgın fahişelere bir savaşta yenildi de şimdi bu soysuzların fiili işgali mi gerçekleşiyor?

Evet, ne oluyoruz beyler? Bu ülkeye, bu millete bir borç karşılığında müptezellerce ipotek konuldu da şimdi teslim tesellüm işlemi mi yapılıyor?

Yoksa kumarda mı kaybedildi, icraya mı verildik, niçin susuyor yetkililer?

Söyleyin bu azgın sürü, bu cenabet gürûh nereden alıyor bu cesareti?

Sözün kısası bana sorarsanız bu İstanbul Sözleşmesinin İstanbul’un Bizans’a geri verilmesinden asla geri kalır bir yanı yoktur.

Bu böyle biline.