Ümmetin kayıp kuzuları
İslam coğrafyasında yaşanan kriz, kaos, afet ve savaşlar; en fazla çocukları vurmaktadır. Topraklarımızı teslim alan bu faktörlerden dolayı, evlatlarımız ellerimizin altından kayıp gitmektedir. Küçük çocuklarımız, çok ucuz bir şekilde adeta harcanıp gitmektedir. Bir neslin çocuklarının heder olması hali, her geçen gün daha vahim boyutlara ulaşmaktadır. Çocukların korunması noktasında halklar ve devletler nezdinde ciddi adımlar atılmaz ise, bu dram gittikçe daha da büyüyecektir.
Ümmet olamayışımızın ve siyasi hesapların birilerini canavarlaştırmasının bedelini, en fazla mazlum çocuklar ödemektedir. Hiçbir günahı olmayan ve hayatı tanıma fırsatı yakalayamamış olan masum çocuklar, insanların cehenneme çevirdikleri bir dünyada, vahşetlerden fazlasıyla nasiplerini almaktadır. Özellikle savaş olan bölgelerde adeta çocuk kıyımı yaşanmaktadır. Çocuklar bombalarla paramparça olduğu gibi, insan kılığındaki canavarlar tarafından haince ve azgınca boğazlanmaktadır. Savaşta çocukların masumiyeti ve dokunulmazlığı ilkesine riayet edilmemektedir. Savaşın yol açtığı sağlık ve beslenme sorunlarından en fazla etkilenen de yine çocuklar olmaktadır. Suriye'de gibi savaşın yoğun olarak yaşandığı yerlerde, çocuklar bu asırda açlıktan ölmektedir. İstikrarsızlık ve savaşın olduğu ortamda anne ve babaları ölen çocukların çoğu savunmasız ve korumasız kalmaktadırlar.
Bu çocuklar, tedavi olamadığı veya beslenemediği için ölebilmektedirler. Yine himayesiz kalan bu çocuklar, zalim ve cani insanların hışmına maruz kalmaktadırlar. Çocuklar kaçırılıp farklı kirli işlerde kullanılmaktadır. Çocukların bazısı tıbbi deneylerde kobay olarak kullanılmaktadır. Avrupa'ya kaçırılan küçük Müslüman çocuklar Hristiyanlaştırılmaktadır. Belki de en korkuncu, bu çocukların organ mafyasının eline düşmesidir. Müslüman çocukları savaş ortamında kaçırılıp organları alınmakta ve öldürülmektedir. Müslüman çocukların çalınan organları, Avrupalı çocukların yaşaması için Batı'ya gönderilmektedir. Yani Batılı çocukların yaşaması için Doğu'nun kuzuları hunharca öldürülmektedir. Avrupa'ya göç etmek zorunda kalan mültecilerin sahipsiz çocukları ortadan kaybolmuştur. Akıbetleri meçhuldür. Sadece Almanya'da on bin civarında mülteci çocuğun kayıp olduğu söyleniyor.
Akıbetlerinin ne olduğunu bilen yok. Bunlardan binlercesi organ mafyasının eline düşmüş olabilir. Yani parça parça kesilerek öldürülüş olabilir. Avrupa genelinde kaç mülteci Müslüman çocuğun kaybolduğu meçhuldür. Bizatihi bizim topraklarımızda kaybolan çocukların haddi hesabı yoktur. Geçenlerde, Suriye'de organ mafyasının eline düşen mazlum bir çocuğun feryatlarının ve organları alınarak öldürüldükten sonra atılan cesetlerinin görüntüleri sosyal medyaya yansıdı. Bunun gibi binlerce vaka yaşanmaktadır. İşte çocuklarımızın bu hale gelmesinde direkt ve dolaylı rolü olan herkes sorumluluk altındadır. Bu manzara, bir insanlık ayıbı ve İslam ümmetinin utancıdır. Afganistan'da, Pakistan'da, Somali'de, Yemen'de ve diğer beldelerimizde benzer tablolar yaşanmaktadır.
Yemen, Suriye, Somali gibi yerlerde bu asırda çocukların açlıktan ölmesi tam bir utançtır. Başta Somali olmak üzere, birçok beldelerimizde, çocukların daha beş yaşına ulaşmadan, açlıktan ve hastalıktan dolayı ölmesi, İslam ümmetinin acil çözüm bulması gereken sorunların başında gelmektedir. İnsani krizler, en az siyasi krizler kadar önemlidir. Siyasi krizlere çözüm bulmaya çalışırken, insani krizleri de çözmek noktasında ciddi bir irade ortaya koymak gerekir. Bu ümmetin çocuklarını her türlü tehdide karşı koruma maksadıyla uluslararası İslami bir teşekkülün oluşturulması lazımdır. Her geçen gün daha da büyüyen ve evlatlarımızı yutan tehditler ile kurumsal olarak mücadele etmek gerekir. Çocuklarımız geleceğimizdir. Çocuklarımızın katledilmesine, çalınmasına, heder olmasına göz yummak demek, İslam ümmetinin geleceğinin heder olmasına göz yummak demektir.