• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.86
  • ...

Siyaset, ahlaken tam dip yaptı. Siyasetçilerin dili, her geçen gün daha da çirkinleşiyor. Siyasi nezaket ve ahlak yerlerde sürünüyor. Ülkeyi yönetmeye talip olanlar, sokak ağzı ile biri birlerine hakaret ediyorlar. Son derece saldırganca bir üslup kullanıyorlar. Siyasetçilerin ağzından çıkan her bir sorumsuz beyanat, sokağın tansiyonunu da yükseltmektedir. Yönetime talip olanlar, sorumsuz bir şekilde, ölçmeden biçmeden ve sonuçlarını hesaplamadan konuşurlarken, farklı görüşteki insanlarımızı kamplaşma ve kutuplaşmaya sürüklemektedirler. Siyasetçilere tavsiyemiz; siyaset eğitiminden evvel; ahlak, etik ve sorumluluk dersleri almalarıdır. Önce ağızlarını bir güzel çalkalayıp yıkamaları, ahlaklarına gusül aldırmaları ve daha sonra siyasete girişmeleridir. Baş oldukları iddiasında olanların siyasi tartışmalarına bakıyorsunuz; seviye, sokak seviyesinin bile altında. Eğer bu şahısların ahlaki seviyeleri bu ise ya siyaset yapmamaları ya da bu makamlarda oldukları müddetçe sorumlu davranmalarıdır. Bir gün sorumluluk makamlarından ayrılırlarsa veya ayrılmak zorunda kalırlarsa, yine eski fabrika ayarlarına dönebilirler.

Yakın zamanda yaşanan bir Lütfü Türkkan vakası var. Akıllara zarar ve inanmakta zorlandığımız bir olay, bütün kamuoyunun gözleri önünde cereyan etti. Bir vatandaş, yaşamış olduğu mağduriyeti dile getirip bir partinin politikasını ve o partinin liderini eleştiriyor. Partinin önde gelen yetkililerinden birisi olan bu şahıs, vatandaşa galiz küfürler ediyor. Herhalde hepimiz, önce yanlış anlamış olabiliriz dedik, ama yanılmamışız. Resmen kameraların önünde vatandaşa ağır bir küfür ediliyor. Vatandaş ile sağlıklı bir diyalog kuramayan ve bir eleştiriye tahammülü olmayan bir zihniyet, muktedir olduğu zaman, bu memlekette farklı görüşlere sahip vatandaşlara nasıl tahammül eder, sorusu insanın aklına geliyor. Bu mesele günlerce siyasetin ve ülkenin gündemini meşgul etti. Türkiye, gerçek sorunlarını konuşmak yerine; bir sorumsuzun, fitilini ateşlediği bir meseleyi konuştu. Ya da bir sorumsuzun, dipsiz bir kuyuya attığı bir taşı günlerce çıkarmaya çalıştı.

Son zamanlarda yaşanan bu facia, kirlenmiş siyasetin numunelerinden sadece birisi. Artık siyasilerin siyaset zeminini iyi belirleyip siyaset üslubunu düzeltmelerinin vakti geçmiştir. Tüm siyasetçileri sorumlu davranmaya davet ediyoruz. Çünkü kayan siyaset zemininin bu memlekete bedeli çok ağır olmaktadır. Siyasetçilerin üslubu, olduğu gibi sokaklara yansıyor. Tepedeki kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı ve ötekileştirici dil, artık vatandaşa normal gelmeye başlıyor. Zamanla bu durum, siyaset ahlakı ve siyaset zemini haline geliyor. Vatandaş bu dili benimsiyor ve siyasetten daha keskin bir dil kullanmaya başlayanlara destek vereceklerdir. Bu dilin prim yaptığını gören siyasetçiler, daha agresif bir politik duruş ortaya koyacaklardır. Yani kısır bir döngüye girmiş olacağız. Bir ülkede siyaset ve toplumun siyaset algısı kutuplaştırma ve ötekileştirme yörüngesine, kısır döngüye girerse, o ülkenin ve halkın geleceği konusunda ciddi sorunlar oluşabilir.

Tüm siyasetçileri, şöyle bir ay sosyal medyayı alıcı gözü ile takip etmeye davet ediyorum. Farklı partilerin taraftarları, sanki düşman olan iki farklı ülkenin vatandaşları gibi davranıyorlar. Böylesi bir zihni yapıya sahip olan insanlar beraberce bir ülkenin geleceğini nasıl inşa edebilir? Ey siyasetçiler, işte bu sizin eseriniz, eseriniz ile gurur duyabilirsiniz!

Bu konuda halka da ciddi görevler düşüyor. Halkımız, siyasetçilerin sorumsuz açıklama ve tutumlarına prim vermemelidir. Tam dersine bu üslubu mahkûm etmelidir.

Siyaset düşmanlık zemini değil, iktidarıyla muhalefetiyle ile bir ülkenin geleceğini inşa etme zeminidir.

Tüm siyasileri aynı küfeye doldurmayalım. Elbette takdir edilecek parti ve siyasi kişilikler mevcuttur. Özellikle bu konuda HÜDA PAR örneği dikkatimizi fazlasıyla çekiyor. Siyaset ahlakı seviyesi, yapıcı duruşu; diğer tüm siyasi partiler ve kişilikler tarafından incelenmelidir. Bu konuda örnek alınmayı fazlasıyla hak ediyorlar.